neyse sivasa geldik babamın arkadaşı ve gelecekteki iş ortağı Ahmet amcanın evinde kalacaktık . onlardan bahsedeyim cana yakın orta gelirli bi ailelerdi 3 çocukları var biri benden bi yaş büyük hikayenin başında anlattığım ve yaşadığımız olayları anlatacağım Hamzaydı. büyük bi ablası ve küçük bi erkek kardeşi vardı bizim taşınacağımız ev onlara yakındı evi döşeyene kadar onların evinde kalacaktık. yol yorgunluğunu attıktan sonra Ahmet amca Hamzaya bana şehiri gezdirmesini söyledi . beynim yanmış gibiydi hiç bişey düşünemiyordum yaşadıklarım filmdeymişim gibi geliyordu . Hamzayla birbirimize biraz soğuktuk pek konuşmuyoduk sadece geziyoduk . Türkiyeyi sırf televizyondan tanıdığım için istanbul gibi biyer bekliyodum ama küçük bi şehirdi pek eğlenceli biyere benzemiyordu burada nasıl vakit geçireceğimi bilmiyorum. dışarıda sanki görünüşümden dolayı hep bana bakıyomuş gibi geliyordu . görünüşümden bahsedeyim biraz 1.80 boyunda tekvandodan dolayı biraz kaslı eli yüzü düzgün hafif sarışın bi çocuktum babam beni dindar yetiştirmemişti ezan sesini her duyduğumda bana garip bi his veriyordu . sık sık gözümü açıp kapatıyodum her açtığımda eski hayatımda olmayı ümit ediyordum . akşam sivas köftesi yedik müthiş bi tadı var buranın almanyadan tek iyi yanı yemekleri . yemekten sonra hamzanın arkadaşları geldi hamzayı dışarı çağırdılar oda benimde gelmemi istedi beraber dışarı çıktık beraber mahallede oturduk arkadaşlarıyla tanıştım amk malları bana sürekli almanca küfür soruyolardı
+ gardaş huur çocuğunun almancası ne hahahahahahahahahahahaahaaaaaaaaaaaaaaaaa
- hurensohn
+ hahahahaha gibtir gitin almancası ne
- verpiss dich
+ vuuuuhahahahahha
böyle salak salak güldüler