haddinden fazla şaşırtır.

türümüz olarak ilkel zamandan bu yana sosyal olarak inanılmaz bir ilerleme sağladık ve kabile yaşamındaki göçebe topluluklarından kademe atlayarak kendi kurduğumuz şehir ve metropol içlerinde yaşamlarımıza devam ettik. ama içlerindeki ilkel bir dürtü olan yaşama alanı savunması gibi olgulardan vazgeçmedi bazılarımız. geldikleri bu denli sosyal bir düzeyde, ek olarak diğer canlıların popülasyonlarını dahi kontrolleri altında tuttukları bir doğada hala toprak ve vatan gibi ilkel takıntılarını bırakmadılar ve bunlar adına geldikleri bu noktadan feragat etmeyi, bilim ve devlet çıkarları arasında seçimlerini devletten yana yaptılar. en büyük örneği almanya ve ingiltere arasındaki savaş hali durumunda, einstein'in görelilik deneyini devletlerin izni olmadan gizli gizli gerçekleştiren eddington'dur. aynısı din için de geçerli. galileo. keza italyan gök bilimci giardino bruno.

oysa üzerinde yaşadığımız gezegende varoluşunu bilen ve kavrayan, üzerine, diğer canlılığın popülasyonunu ticari emelleri adına da olsa elinde tutan, evrenin her türlü gizemini çözmeyi amaçlayan bir türün bu kadar ilkel bir dürtüye yer vermesi gerçekten aşırı şaşırtıcı.

hala bu yılda bile tek gurur ve öz güven kaynağı atalarının yaptığı savaşlar, inşa ettiği yapılar, veya kazandığı topraklar olan varsa onlara hatırlatmak gerek; evren ne atalarınızın şanlı savaşlarını ne bayraklarınızı ne de sizi gibine bile takmıyor aq. her ne kadar tarihe adımızı yazdırdık derseniz deyin, doğa hepinizi süpürecek. insanlar olarak tamamen yok olduktan sonra o çok övünülen tarihi gurur kaynakları milyon yıllar içinde tamamen yok olacak. ne sizden ne de şanlı tarihinizden hiçbir iz kalmayacak. kimse sizin çok övündüğünüz şeyleri bilmeyecek hiçbir zaman.

o yüzden ayaklarınızı uzatın evrene karşı çekirdek çitleyin dıbına koduklarım.