+1
hayali kuranlar mezarı kabrisjasdklajfklhsafk
ehüheühe beklediğiniz gibi olmadı değil mi faşocanlar :D
sürü pgibolojisi minvalinde davranıp aynı retorikden haraket eden yığınlar olduğunuzu biliyor muydunuz ?
neyse ben konuya gireyim. Kurdistan, yani: kurd coğrafyası, kurdlerin yaşadığı yer anldıbına gelir. Kurd: etnik ve soy kimliği, -istan ise : yaşanılan coğrafyayı tasvir eder.
osmanlı devleti zamanında ekseriyetle Zagros dağlarının eteklerinde ve şimdi ki Kuzey Irak dediğimiz: Güney Kürdistan da yaşayan bir halktır. kendine ait dili vardır. dili de Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-iran bölgesinin "irani" dillerinden kuzey batı koluna mensup Kurtçe dilidir. kurmancı, dimilki, sorani olmak üzere 3 diyalekti vardır. zazaki'yi sayarsak dört de olabilir. hint-avrupa, hint-iran, irani, kürtçe olarak tasnif edebilriz.
yaşadıkları bölge tarımdan uzak ve askeri teşne konusunda noksanlık yaşadıklarından mütevellit, feodal ve kapalı bir hayatı tercih etmişlerdir. tebaası oldukları hükumetlerin menajerleri ile sorunlar yaşamaktan kaçınmışlardır. vergi veya asker her neyse polemiğe girmeyip isteklerini karşılamıştır. win-win gibi düşünün.
dış dünyaya entegrasyon sorunu yaşadıkları için konjoktür noksanlığı yaşamışlar. şöyle anlatıyım: istanbul ve balkanlar 16.yy da avrupa'nın ilerisinde olup, bilim,teknoloji ve sosyoloji, yönetim gibi konularda bayrak tutucu konumda iken kurd tebası mevcut durumlardan dolayı ( iletişim, ulaşım, eğitim, teokratik baskı) daha gerilerde hayat yaşamışlar.
amma ve lakin yavuz zamanında şah ismal'in şia iran'ı ile siyasi ve mezhepsel kriz ortamında, kurdler yaşadıkları bölgenin daha kuzeyine hicret etmişlerdir. yani bugun ki yaşanılan üniteye yaklaşan bir alana getirilmişlerdir. elbette ki bu politik demografik değişim stratejisinin bir ereği vardır. şah ismail bildiğiniz gibi türk olup şia mezhebine angaje idi. osmanlı şark hududu içerisinde yaşayan türkmen aşiretler ali'nin yolunda olup muaviye ve yezid düşmanları duruş sergiliyorlardı. safevi devletinin propagandaları ile şia şah ismail ile türkmen alevi aşiretleri arasında mezhepsel korelasyon oluştu.
yavuz sultan selim de çaldıran savasşından sonra ezip geçtiği safevi devleti tekrardan tehdit haline gelmesin, şiiler anadolu da kriz ortdıbını yaratmasınlar diye kurdleri kuzeye çekip: anadolu ile safevi arasında tampon bölge oluşturmuştur. o zamanlar feodal bir yaşam sürdükleri için mütedeyyin, fasık, sünni ve safii oldukları için müttefik oldular. hani o yavuz'un şiiri dediğiniz sözde lanet okuduğu şiir varya: zütünüze girsin.
daha sonra kanuni bağdad seferine giderken kurdlerden askeri birlikler almıştır, lojistik destek almıştır.
hatta şu kadarını söyliyim: alpraslan malazgirt'in kapısına dayanmadan önce kurdler ve araplar ortak korsossiyum oluşturup 10.000 asker göndermişlerdir.
1890'lı yıllarda 2.abdulhamid sosyolojik sorunlar ile dolu olan şark bölgesinin muhafazası için türk ve kurd aşiretlerini silahlandırıp, doğunun hamisi rolunü vermişlerdir. ismi de hamidiye alayları. hani ermenileri kıtır kıtır kesen alay varya işte o silahlı birlikler.
kurtuluş savası zamanında bölgede ki kuvvetli aşiretlerle ittifak haline geçip, onlara özerklik veya öz yönetim vaadiyle insan gücünü cepheye kanalize etmiştir. tabi aldatılması falan ayrı bir konuda incelenmesi gerekir diye düşünüyorum.
şimdi ne oldu da türk ulus-devlet paradigması içinde kurd tebaası bu kadar lümpen görülür dejatüre ifadelerle anılır oldu. ?
zaten cevap sorunun içersinde mevcut. anahtar kelime " ulus-devlet" . yani bir ulusun etrafında şekillenmiş devlet modeli. bu model de etnik kimlik olan x milleti, devletin hakim ideolojisi haline gelir. diğer etnik kökenlerin asimile edilip x ulusunun içinde eritlmesi son kertede elzemdir. diğer bir değişle x ulusu patrimonyal millet olur. medya, okul ve ideolojik propagandalar ile diğer etnik millletlerin benzeşmesi hedef alınır. belki de devlet gücünü kullanarak yaparsın. diğer milletin dilini, kültürünü yasaklamak, korku imparatorluğu yaratmak ve medyanı manipule etmek gibi güçleri olan ulvi devlet.
peki buna direnmek isteyen ne olur ? tabi ki terorist olur. vatan haini olur. çünkü ne kadar irrasyonel teori olsa da diğer milletlerin ayrışma geçirmemesi için isyan eden başlar yıkılır. beyaz toroslar, jitem boşuna o bölgeden dolaşmadı yani...
gerekirse bölgenin demografik yapısı bozulur. isyan edenler, isyana yardım edenler korku imparatorluğuna mahkum olurlar. kendi şehirlerinin yoğun olduğu bölgeye göç ettirirsin. katı kurallar persfektifinde nesiller sonra isyancı zihniyetin yok olmasını beklersin.
kitle iletişim ve eğitim gibi güçlü kartlarını kullanıp x milletinin çook müthiş olduğunu anlatırsın gençlere. aslında x ırkı yüksek ve müferreh bir ırktır dersin. olmadık tarihler yazarsın, olmadık kişleri türk yaparsın. milliyetçiliğin yayılmasını desteklersin. hatta vakıflar ile organizasyonel yetenekler bahş edersin. ( x ocakları gibi). tabi ki onların tek ereği olacaktır: senin hakim ideolojini sokaklarda yaymak, devam ettirmek için savaşmak, zor kullanmak, taraftar çekmek vs. vs.
ama seninle tezatlık gösteren herhangi stk veya dernekleri anında kapatırsın. ve ya kriminalize edersin, vakıflar aracılığı ile hedef gösterirsin. köpeklerini salarsın yani :D
kendi hukuk'unda bu stürükleri illegal olarak adlandırırsın yok sayarsın. çünkü kendi iktidalarını tehdit edecek herhangi bir yapıya karşı geliştirdiğin reflex hiçbir zaman salt hümaniteryan olmadığı için despot olarak evrilir. yapılması gerekeni yaparsın.
şimdi biri çıkıp der ki " ananızın amı ! yeter lan" diyip hukuki normların dışına çıkmamak kaideseyle siyasal çalışmalar yaparsın. mitingler düzenlemek istersin, halk üzerinde sahih bilinçlenme yaparsın. ve binaenalayh egemen sınıfı, olguyu kendi iktidarını tehdit olarak görür, gelişmiş savunma stratejileri ile standart protokolleri uygulayıp yok sayar, linç eder, hukuk dışı olarak niteler.
peki sen ne yaparsın? elin boş mu duracak ?
işte kıyamet buradan sonra kopuyor. bir örgüt çıkıp diyor ki " biz bu x faşizimden bıktık usandık. bize burada yer yok. biz artık xistan için savaşma fikrinde kanaat getirdik. " her milletin kendi kaderini kendi tayin hakkı vardır. o her millet kendi kendini yönetmek ister. tabiki de bir ulus için verilmiş karar değildir. onlar da ulusun sözcüleri değildir. ama kısa zamanda propaganda ile hedef kitlelerini konsolide etmeyi başarmıştır. artık hakim x milleti'ne karşı tepki olarak kurd milliyetçiliği, kurdistan fikri ve tatbiki olgusu karşımıza çıkıyor.
yani demem o ki: aslında herşey gördüğünüz gibi değildir. biraz determinist yaklaşırsak olgulara, belki rasyonel düşünebilir. doğru analiz yaptıktan çıkarımlarınız ise rasyonel olmayabilir bilmiyorum.
kurdistan fikri belki de bir kısım müteşebbis tikeller tarafından gerçekleşebilir. reel-politik durumları iyi tahlil edersek: kim bilir belki..