-
1.
+8Malumunuz zamanında Osmanlı Venedikli'liler ve Cenova'lılar yüzünden donanmaya çok önem verirdi.Çünkü en küçük zayıflıkta Venedik donanması Yunan Adaları'na çullanıyor, hatta Çanakkale Boğazı'nı kapatabiliyordu.
işin acı kısmı donanma Rus'lar ile olan savaşta işlevselliğini yitirdi. Artık Piri Reis, Barbaros Hayrettin Paşa gibi büyük denizciler yetişmediler. Bunun sebepleri epey bir fazla.
Ülke iyice askeri anlamda geri kalınca II. Mahmut tarafından reform hareketlerine başlanıp, Avrupa temelli Osmanlı Kültürü'nü şekillendirmek zorunda kaldı.Bu yüzden ona gavur padişah diyen bile oldu. işin iyi tarafı ülke gerçekten batılılaştı. Ordular Prusyalı subaylar tarafından eğitildi. Prusya dediğimiz yer şuan asıl Alman ırkını oluşturan yerde yaşayan Krallık'tır. Ordu disiplini Fransa'dan bile daha düzenliydi.
Fakat bunlar sadece geçiciydiler.Çünkü bunların hepsi borçla yapılan reformlardı. Türkiye bunun çilesini Lozan'dan sonra çok çekti. Ordu da Kavalalı'nın isyanında Prusyalı subayları dinlemeyen pek muhterem paşalarımızca acımadan yok edildi.
Neyse konumuz ordu değil.
Reformlar Abdülmecid Dönemi'nde Tanzimat Fermanı Koca Mustafa Paşa tarafından okunulmasıyla devam etti. Batı ile iyi ilişkiler kurularak müttefiklerce kuvvet edindik.
Abdülmecid'in ansız ölümünden sonra Abdülaziz tahta geçti. Abdülaziz'in en büyük hayali büyük bir donanma kurup vatanın sınırlarını Batı baskısından kurtarmaktı.
Kendi elleriyle çizip tasarladı gemileri. Kendileri üretemeyince ingiltere'den sipariş edildi.
Bu gemiler teslim edildiğinde ülke 2. altın çağını yaşayacak kadar kudretlendi çünkü Devlet'in elinde Dünya'nın en büyük 3. donanması vardı. Silahlanmaya erkenden atıldığımız için yükselmek için hala bir şansımız vardı.
Gemiler asla savaşta denenemedi.2 denizaltımız bütün testleri geçmesine rağmen kullanılmadı.
Abdülaziz darbeyle indirilince yerine gelen Abdülhamid donanmayı gereksiz bulup Haliç'e kapattı. Erken başladığımız silahlanmada iyice geride kalmaya başladık.Ani Osmanlı-Yunanistan savaşı çıkınca donanma göreve çağırıldı.
Haliç'den çıkarılan donanma büyük bir törenle Çanakkale'den geçerek liman kentleri topa tutması planlandı fakat donanma o kadar tecrübesiz ve disiplinsizdi ki gemilerin bazı mürettebatları üniforma bile giymemişti. Bazı gemilerin motorları patlamış, bazıları kaybolmuş, 1 tanesi de imralı Adası'na sürüklenmişti.Bu fiyaskodan sonra donanma yok denecek kadar az diyebileceğimiz seviyeye geldi.
I. Dünya Savaşı sırasında en büyük 2 filonun birleşiminden oluşan Winston Churchill komutasında bir Armadaya karşı 1 tane bile karşılarına çıkaracak kruvazörümüz, kruvazörü bırak botumuz bile yoktu. Nusret mayın gemimiz vardı :D
Durum böyle olunca Çanakkale'ye kadar armada rahatça ilerleyebildi.Biz ise sadece karadan savunma yapabildik.
insan gerisine bakınca ne zorluklardan geçtiğini anlıyor.
başlık yok! burası bom boş!