hayallerimiz vardı bizim, onların önüne hiç birşey geçemeyeciğini gerçekten emindim.. okadar emindim ki kendimin var olması kadar net konuşuyordum onu böyle yapacam bunu böyle yapacam diye..
neyse binler benim rapor duygu'nunda izin bitmişti, kızın bütün yıllık izni benim yüzümden yanmıştı.. yine eski günlere dönmüş benim ayağım iyileşmiş sabahları kalkıp 3kişi kahvaltı ediyor akşamları küçük hemsterimla birlikte yatıyordum.. hayat o zaman güzeldi, hemde hiç güzel olmadığı kadar..
raporum bittiğinde tekrar işe başladığımda başta güvenlik çocuk olmak üzere herkes hoş geldin, geçmiş olsun, hayırlı olsun(meleğimle söz kestiğimiz için) sürekli beni kutluyordu..
herkes söz kestiğimi kutlamış müdür dahil, karşımdaki hala kutlamamıştı(kutlamaması çok umrumda değildi zaten..) öğle yemeğinde yanıma gelip ;
+karşımdaki kız
-ben
+sözlenmişsin?
-evet
+hani hayatında kimse yoktu?
-yoktu demedim sadece cevap vermedim
+öyle olsun bakalım küçük beyfendi
-nasıl isterseniz diyerek konuşmayı bitirdim..
çok geçmeden hemsterimi arayıp;
+ben
-duygu
+aşkım nasılsın?
-sağol aşkım sesini duydum daha iyi oldum
+neler yapıyorsun bakayım?
-hiç aşkım aynı çalışıyorum, sen neler yapıyorsun?
+bende çalışıyordum öğlen iznindeydim.. bir seni arayım dedim..
-iyi yapmaşsın birtanem..
+günün nasıl geçiyor bakalım
-fena değil bugün pek uğraşacak şeyim yok aslında boşum da diyebilirim
+yaa çalışmasam yanına gelirdim biliyorsun değilmi
-bilmezmiyim aşkım.. (güldü)
+eve gelince yiyecem seni, ısıracam
-nasıl istersen, ben seni yemeye kıyamam ama
+olsun ben seni yerim.. (karşılıklı gülüştük)
-aç kalma aşkım birşeyler ye..
+birazdan yiyecem sende aç kalma
-tamam aşkım görüşürüz akşam..
+görüşürüz canım
telefonla konuştukdan sonra gidip birşeyler yedim bende, daha sonra tekrar işin başına geçip gelen müşterilerle ilgilenmeye devam ettim.. yine günümüzü gün etmiş akşam olmasını sabırsızlıkla bekliyordum.. akşam olduğu gibi kapıdan adeta fırlayarak çıkarak eve gittim, ogün neden oldu bilmiyorum(uzun bir süre birlikte kalıp hemsterimin yokluğunu bir anda çekince alışamadım tabii ki normaldi bu..) eve gittiğimde sadece ablamla küçük hemsterim vardı.. üstümü değiştirip yanlarına gittikden sonra duygu sana birşey diyecem;
+duygu
-ben
+efendim aşkım
-sen bana telefonda nediyordun?
+nediyordum aşkım
-bak bir de dediğini hatırlamıyor deyip üstüne atladım resmen.. (üstüne derken yanına) karnını gıdıkladıkça yine fare gibi gülüyordu(söylemiştim en çok gıdıklandığı yerlerden biriydi) o güldükçe bende isteksizce gülüyordum..
+aşkım yapma dur
-ne duracam ben telefonda seni baştan uyarmıştım
+ya uyarmamıştın ki sadece yapacaklarını söylemiştin
-olsun yinede söylemişim değilmi
duygu'yu gıdıklamaktan yere düşmüş ama hala durmadan gıdıklıyordum.. kız bir ara gıdıklanmadan yüzü kıpkırızı oldu(ödüm patladı hemen bıraktım kendine geldi) düzelince geri gıdıklamaya başladım ama nasıl gülüyordu anlatamam size beyler.. çocuklar gibi gülüşüyor eğleniyorduk.. bir ara ablamda dahil olup birlikte gıdıklamaya başladık..
galiba gerçektende en mutlu günlerimizdi..
böyle bir kız üzülürmüydü?hayır üzülmezdi üzülemezdi.. akşama doğru anneminde gelmesiyle duygu'yu da alıp bizim odamıza geçtik.. yine klagib film akşamlardan birini yapacaktık, tam duygu'ya sarılmış öpüyorum o sırada kapı açıldı ablam geldi.. napıyorsunuz bakayım siz açın arayı deyip aramıza oturmuştu..(tam sırasıydı be abla) o gecemiz öyle geçti 3ümüz birlikte oturup film izlemiştik..
ertesi sabah yine aynı masada birlikte kahvaltı ediyorduk, beni kaldıran her zamanki gibi küçük hemsterim olmuştu.. kahvaltı yaptıkdan sonra ben hazırlanıp çıkarken şans öpücüğü deyip dudağımdan öpmüştü.. (bende gülerek burnundan öpmüştüm..)
herşey yine her zamanki çok güzel gidiyordu, ben işe gitmiş, önümdeki bir kaç evrakla ilgileniyordum.. sonra aklıma geldide bugün duygu'yu aramayacaktım..
kendim yanına gidecektim, öğle iznine kadar bekleyip öğlen 12 olduğu gibi koşarak çıkacaktım bankadan.. ama öğle olmadı müşterinin sorunlarıyla ilgilenmek zorunda kaldım 15dakikamı yemişti, kalmıştı 45dakikam yinede bunu çok değerlendirmek isteyip koşarak bankadan çıktım.. direk hasteneye doğru gittim.. duygu'nun telefonunu arıyorum ama cevap vermiyordu.. personele sormak istedim onlarda öğle iznindeydi yoklardı.. ablamı arayıp ulaştım nerdesiniz dediğimde tek başına hastenin kantininde oturduğunu söyledi.. yanına vardğımda;
+ben
-ablam
+abla duygu nerde telefonumada cevap vermiyor?
-işi vardır gelir şimdi(yalan söylediği çok bariz bir şekilde belli oluyordu)
+iyi abla bekleyelim madem..
-sen gitsene geç kalacaksın..
+daha yarım saatim var burdayım duygu'yu göreyim öyle gidecem.. (bir taklar dönüyordu ya hadi hayırlısı)
saat bire yaklaşıyor ama hala gelen giden yoktu, ablama sorduğumda bilmediğini söyledi..
bir kaç dakika geçmeden hemşirenin biri gelip duygu hanım sizi görmek istiyor dedi.. dedim abla geldiğimi haber versene.. ablam cevap vermeden hızlıca gitti, ablamı takip ederek içeri girdim.. daha sonra ablam bir odaya girdi, bende girecektim ki sokmadılar(herhalde hastayla ilgileniyorlardı)
bende işe geç kaldım kalacaktım..
ablam odadan çıktığında hüngür hüngür ağlıyordu.. beni farketmedi noldu abla diyorum cevap yok abla diyorum noldu diyorum yine cevap yok.. sonradan bana sımsıkı sarılıp ağlamaya devam etti.. ablama sorduğum da cevap vermediği için sinir küpü olmuştum odanın kapısını içeri girdiğimde gözlerime inanamadım..
yatakda yatan herhangi bir hasta değil duygu'ydu.. beni görünce yüzünü çevirdi, nolduğunu anlamadım.. dışarı çıkıp dışardaki hemşirelerden bilgi almak istedim, herşeyi anlattılar.. bir an kendinden geçip yere düşmüş bayılmış.. bu daha öncesinde bir kaç kez daha olmuş, fakat benim hiç birşeyden haberim yoktu.. ablamın ağlamasının sebebide yaptırdıkları test sonucuydu..
şuan bile içim parçalanarak yazıyorum ki duygu'nun kanser olma olasığı yüksekti.. babasının o çok küçük yaştayken ölmesini annesinin onu bırakıp gitmesini açıklıyordu herşeyin cevabını sanki yeni alıyordum.. ona bir şey olursa ben napacaktım peki? tekrar hayatıma devam edebilecekmiydim? etsem bile hiç birşeyin eskisi kadar iyi olmadığını da bilecektim..
hayır böyle birşey olamazdı bunlar doğru olamazdı diye kendi kendime teselli olmaya çalışıyordum.. duygu'yu hasteneden taburcu edip eve getirdim, ona öyle iyi bakıyordum ki anlatamam.. bir dediğini iki etmiyor her istediğini yapıyordum(gerçi pekte bir masrafı yoktu..)
şimdi durup dururken bu saçma hastalık nerden çıkmıştı? sanki son günlerimizi yaşıyorduk ama mutlu olmaya çalışıyorduk.. (o saçma film sanki gerçek olacaktı) bana niye hiç birşey söylemedin dediğim de cevap vermiyordu, üstünüde gitmek istemiyordum.. üzmek,sıkmak sadece gülmesini istiyordum onun.. eskisi gibi fare gibi kıkırdamasını istiyordum..
gece sım sıkı sarılıyor saçları okşamadan uyumuyordum.. her sabah o beni değil, ben onu öpücüklere boğarak uyandırıyordum.. bir yere giderken mutlaka bir kere değil en az 2-3 defa öperek yanında ablam olması şartında yolluyordum..
günlük burda bitiyordu burdan sonrası kocaman boş sayfalarla doluydu, madem sevgilileler herşeylerini bilmek zorundaydı ben de her yaptığımızı beklemeden yazıyordum.. not bile almışım panpalar sen kaydeceksin senin sorumluluğun diye, ben yazdıktan sonra duygu kontrol ediyor az da olsa tebessüm ederek beni öpüyor bende onu öpüyordum..
okuduğunuz için teşekkürler.. hikayenin geri kalanı var fakat şimdi yazmak istemiyorum çünkü gerçekten çok kötü oldum gözlerim doldu.. ağlamamak için kendimi zor tutuyorum(o günler aklıma geldikçe sanki bir kez daha yaşar gibi oluyorum..)
bu arada gerçekten okuyupta ben istemesemde rez alıp, şukulayan panpalara saygım sonsuz.. ama şurda kendini bilmeyen bir kaç haddini bilmeyen terbiyesiz var onları gerçekten kınıyorum sizede söylüyorum onları kınıyorum bukadar terbiyesizlik olmaz okumayacaksan okuma ama böyle yorum yapmına gerek yok be kardeşim!
https://www.youtube.com/watch?v=bKVK9gNfAC4
https://www.youtube.com/watch?v=-RfOLOC3Oy0
bu iki şarkıyla bugünkü son enterymi de yazdım, prim amaçlı böyle yazmadım sadece başımızdan geçen gerçekleri tek tek anlattım.. kendinize iyi bakın selametle kalın yarın gelemeyebilirim bu sebeple hikayenin geri kalanını 1-2 gün bekleyebilirsiniz.. şimdiden kusura bakmayın...