-
1.
0Daha sonra sık sık bu düşü anımsadığım oldu; gül
bahçesindeki o kumral kadın gözümün önüne her
geldiğinde içimde taptaze, umut dolu bir şeyler
kıpırdıyordu. Ama yaşam belleğimizdeki anıları
silmekte çok ustaydı, giderek izler zayıflamaya
başladı, bu düşü daha az anımsar oldum. Ta ki
penceremin önünden geçen bu kadını görünceye
kadar.
Bu kadın, düşümdeki kadın mıydı? Olamayacağını
biliyordum, düşünmek bile saçmaydı, ama inanmak
güzeldi. Üstelik böyle düşünmeye ihtiyacım vardı.
Çünkü onu fark ettiğim andan beri yaşamım anlam
kazanmaya başlamıştı. Günlerim onu beklemenin
heyecanıyla geçiyordu. Onun geleceği saatlerde
sekreterime telefon bağlamamasını söylüyor, hatta
çoğu zaman, onu erkenden evine yolluyordum. Sonra
hazırlıklarımı yapıp, nefesimi tutarak onun
görünmesini bekliyordum. O fundalıklı yolda belirince
de, omuzlarına dökülen saçlarını, bedeninin hafifçe
sarsılışım, kendinden emin yürüyüşünü keyifle
izliyordum. Bir dakika bile sürmüyordu bu. Ama o
saniyelerin her biri benim için nasıl büyük bir
mutluluktu, nasıl büyük bir heyecandı anlatamam.
Ama gitgide bu saniyeler yetmemeye başladı. Onu
böyle uzaktan, üstelik yüzünü bile görmeden izlemek
artık acı veriyordu.
başlık yok! burası bom boş!