-
1.
0Düşümde, dalgalı bir
denize bakan bir gül bahçesindeydim. Bahçe
dediğime bakıp da, içinde tek katlı evlerin yükseldiği
birkaç gül fidesiyle süslenen kıytırık yeşillikler
gelmesin gözünüzün önüne. Düşümde gördüğüm yer
adeta Babil'in Asma Bahçeleri gibiydi. Evet, evet
yanlış duymadınız, asma bahçe dedim. Rüyasını
gördüğüm o muhteşem arazi tam on iki asma
bahçeden oluşuyordu. Her bahçede farklı renkte
güller ekilmişti; beyaz, san, açık san, turuncu,
yavruağzı, pembe, kırmızı, mor, hatta siyah güller...
O, mor güllerin arasındaydı; ayakta durmuş, denize
bakıyordu. Uzun boyluydu, sırtında tıpkı ofisimin
önünden geçen kadınınki gibi bej rengi bir pardösü
vardı, açık kumral saçları omzuna dökülüyordu.
Sessizce ona yürüdüm. Yürümek değil de sanki
uçtum. Çünkü ayaklarım yere basmıyor gibiydi. Yine
de beni hissetmiş olmalı ki döndü. Yüzü ilgi
duyduğum, sevdiğim, âşık olduğum ve ömrümün geri
kalanında da ilgi duyacağım, seveceğim, âşık
olacağım kadınların yüzlerine benziyordu. Bu
benzerlik beni hiç şaşırtmadı. Biliyorum, gerçek
yaşamda böyle bir yüz göremezsiniz ama düşte her
şey olanaklıydı.
başlık yok! burası bom boş!