/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +10 -1
    odasına gittim kapıyı çaldım. açtığında "selam" dedi. ben de "selam" dedim. konuşma şöyle oldu, artı o eksi ben:

    + içeri gel seninle bir şey konuşmalıyız. (girdim içeri) otur.
    - ne konuşacağız ?
    + buradaki 11. ayın gelecek ay dolacak. bizi konuşmak için seni çağırdım.
    - buradaki mezuniyetten sonra benimle türkiye'ye gel. oradaki mezuniyetimi izleyebilirsin. yazın bir kısmını türkiye'de geçirmek senin için çok değişik ve güzel bir deneyim olur. seni bildiğim en güzel yerleri gezdiririm.
    + türkiye biraz uzak değil mi sence ?
    - evet uzak ama benimle gelirsen yine birlikte oluruz gelmezsen o uzak dediğin mesafe aramıza girer bunu unutma. erkenden bilet alırsan daha ucuz olur.
    + seninle gelmek isterim ama babam buna asla izin vermez o ne olacak ?
    - michigan'da birkaç gün kal sonra arkadaşlarınla florida'ya(!) tatile gideceğin için kimse meraklanmaz.
    + hahaha güzel fikir. evet olabilir.
    - sana türkiye'yi en az 100 kere anlatmışımdır. nasıl bir yer olduğunu biliyorsun artık. seni en elit yerlere zütürürüm.

    sally derin bir nefes aldı ve:

    + evet sanırım iyi bir fikir bu.
    - istersen sadece 1 hafta bile kalabilirsin. oradaki mezuniyete katıl en azından. böylece hiç değilse istanbul'u gezdiririm sana. biraz daha kalmak istersen ege bölgesini de gezdiririm. türkiye'nin en güzel ve en modern bölgesi orasıdır. arabamız var sıkıntı yok.
    + tamam (gülüyor burada (aslında all riiiight demişti ve çok tatlıydı))

    sessizlik oldu ve beni öptü. sonra bana baktı ben de öptüm. o gecenin devdıbını anlatmayacağım. neyse mezuniyet günü gelmişti. alper, burak, sally, ben. hepimiz mezun oluyorduk. mezuniyete ferit, hakan ve ahmet abiler'de gelmişti. çok tatlı bir ortam vardı. mezuniyet töreni bayağı bir uzun sürmüştü ama unutulmaz bir gündü. abd'de 11 muhteşem ötesi ay yaşamıştım. en büyük hayalim olan amerika, hayallerimin çok üstündeydi. geri dönmeye hatta orada yaşamaya çoktan karar vermiştim. mükemmeldi o gün. kürsüde adımız okundu diplomalarımızı aldık (denklik var ya hani). hepimizde okulun renkleri olan mavi, sarı cübbeler vardı. mavi ağırlıklıydı kenarları sarıydı. sally her zamanki gibi çok güzeldi. orada bir kez öpmüştüm onu. birbirimize bakıp gülüyorduk. ona baktım ve dedim ki: "artık burada son 2 günüm ve mümkün olduğu kadar seninle ve eğlenceli geçirmek istiyorum". "biliyorum tatlım" dedi. neyse o iki gün hiç ayrılmadık. tabi ferit, hakan ve ahmet abilerle de vedalaşmayı unutmadık. mezuniyet geçesi 6 türk veda partisi düzenledik. kendileri bize kapılarının her zaman açık olduğunu söylemişti. veda partimiz çok eğlenceliydi. televizyonda maç vardı. her şeyden konuştuk. ve tabi ki benim geri dönüş planlarımdan da konuştuk biraz. kesinlikle bu bir veda değildi. buralı olmak istiyordum. alper zaten yarı amerikalı olmuştu. bu onun ikinci senesiydi amerika'da. yani 2 sene üst üste değil ama amerika'da toplam geçirdiği süre 2 yıldı. geri dönecekti zaten. burak'ı ise ben ikna ettim. gel burada çalışalım, burada yaşayalım falan dedim. bizim abiler de aynı şeyleri söyledi. o da ikna olmuş gibiydi. o gece bizi kimse okula bırakmadı çünkü sabaha kadar dışardaydık. türk usulü sahilde, kumsalda muhabbet bile ettik. ama yanlış anlamayın oradaki herkes kaliteli insanlardı. oraya kekoluk yapmaya gitmemiştik. sally benden bir buçuk hafta sonra türkiye'ye geleceği için içim çok rahattı. iş deseniz abd'de çalışmak istiyordum zaten. sıkıntı değildi. gerekirse sally hatırına michigan'da bile yaşardım. gerçi orası çok güzel bir yer ama bizim şehir gibi de değil yani. türkiye'ye boşuna dönüyormuş gibi bir his vardı içimde ama ailem, arkadaşlarım, hocalarım, koçlarım hatırına dönecektim. hepsine teşekkür edip, ne seviyeye geldiğimi anlatacaktım. özellikle koç benim başarılarımı duyunca gurur duyacaktı.ben ülkemi seviyordum yani türkiye'yi ama abd'de yaşamak istiyordum. buraya gelince dönüş çok zor geliyordu. belki genç olduğum için öyle düşünmüştüm bilmiyorum. sabah okula yürüyerek dönmüştük. sally'nin haberi vardı veda partisinden. bugün ise yani son günümde tamamen onun olacaktım. santa monica'ya gitmeye karar verdik. o meşhur gta san andreas'ta lunapark bulunan devasa iskele var ya ha işte orası. oranın yolları, ağaçları, gökyüzü, kumsalı çok güzeldi. denize girdik orada bütün gün. köpek balığı uyarısı bile yapmıştı sally. ölümden kaçış yok dedim gülerek. oranın dalgaları okyanus kıyısı olduğu için bayağı bir büyüktü. mutlaka ve mutlaka california eyaletinin her yerini ölmeden önce gezin. gerçekten bana göre avrupa hikaye kalıyor. california 1 numara. başka bir ülkeye, başka bir şehre gitmeseniz de olur. maddi gücünüz yeterli değilse bile çok uzun yıllar yaptığınız birikim orası için değer. benden söylemesi. neyse sally ile hava turuncu oluncaya kadar santa monica'yı gezdik ve bizim oraya döndük. gece 2 ye kadar dışarıda gezdik ve okulun açık alanına döndük. sabah 4 e kadar armutlarda oturduk. o benim omzuma yattı. ben kolumu onun omzuna attım. öyle konuştuk saatlerce. ertesi gün uçakla gidecektim ama burası onunla ilk tanıştığım yerdi. kısa zaman sonra tekrar görüşecek olsak bile bu gece önemli bir zaman aralığının ve 11 ayımın sonuydu. önemliydi. sabah olunca birkaç saatlik uykuyla çantalarımı topladım. burak ve alper'le birlikte havaalanına gittik. sally'de oraya gelecekti ve birkaç amerikalı yakın dostumuz da gelecekti. pasaport kontrolüne girmeden önce sally'ye çok uzun süre sarıldım ve birbirimize gülümsedik. diğer amerikalı arkadaşlarımıza da veda ettik ve 3 türk geldiğimiz gibi döndük.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster