0
Alman sosyalistlerinin, kendi iskelete dönmüş "ebedi hakikatler"ine giydirdikleri bu,
spekülatif tezgahta dokunmuş, sivri zekalı söylem çiçekleriyle süslenmiş, aşk baygını huzur
çiyleriyle yıkanmış bereketli kisve, mallarının o kesimdeki sürümünü artırdı yalnızca.
Kendi açısından Alman sosyalizmi, bu bağnaz küçük burjuvazinin tumturaklı sözcüsü olma
konumunu giderek iyice benimsedi.
Alman ulusunu, örnek ulus olarak, Alman küçük burjuvazisini de örnek insan olarak büyük
lâflarla ilan etti. Onun her aşağılığına, tam tersini ifade eden, gizli, yüksek, sosyalist anlamlar
yükledi. Nihayet komünizmin "kaba yıkıcılığı"na doğrudan karşı çıkarak ve tüm sınıf
mücadelelerinin üstünde bir tarafsız yücelik taslayarak, çizgisinin son kertesine geldi.
Almanya'da, sosyalist veya komünist diye ortalıkta dolaşan ne kadar yazın varsa, çok az
istisnasıyla hep bu kirli, bu cansız yazın alanına girer.[ 7 ]
2. Tutucu Sosyalizm
ya da Burjuva Sosyalizmi
Burjuva toplumunun kalıcılığını sağlamak için bir kesim burjuvazi sosyal sıkıntıları ortadan
kaldırmaya yardımcı olmak ister.
Bu çerçevede: ekonomistler, filantroplar, insancıllar, çalışan sınıfların durumunu
düzeltmeciler, yardımseverler, hayvan korumacıları, ılımlılık örgütçüleri, vardır. En
çeşitlisinden köşe bucak reformcuları yani. Hatta bu burjuva sosyalizminin bütün bir sistem
olarak işlenenleri olmuştur.
Örnek olarak Proudhon'un "Philosophie de la Misäre"ini [Sefaletin Felsefesi —çev.] ele
alalım.
Sosyalist burjuvalar, modern toplumun koşullarını isterler, ama o koşulların kendisinden
kaynaklanan mücadeleler ve tehlikeler olmaksızın. Mevcut toplumu, onu devrimci dönüşüme
uğratacak ve çözecek unsurlar kesilip çıkarılmış olanak isterler. Burjuvazi olsun ama
proletarya olmasın. Kendi egemen olduğu dünyayı elbette ki en iyi dünya olarak görür
burjuvazi. Burjuva sosyalizmi bu iç ferahlatıcı tasarımını yanı ya da tam bir sistem
oluşturmaya kadar vardırır. Kendisinin sistemlerini gerçekleştirmesini ve bu yeni Kudüs'e
dahil olmasını proletaryadan talep ederken, aslında ona yalnızca, bugünkü toplumun içinde
kal ama bu topluma ilişkin nefretlik düşüncelerinden arın, demiş oluyor.
[Bu] sosyalizmin daha az sistematik ve biraz daha pratik bir ikinci biçimiyse, bu yaşam
koşullarında şu ya da bu siyasal dönüşümün değil de yalnızca bir tek değişimin, yani yalnızca
ekonomik koşullarda bir değişimin yararlı olabileceğini kanıtlayarak işçi sınıfının her
devrimci hareketini sakatlamaya uğraşmıştır. Ama bu sosyalizmin, maddi varoluş koşullarını
değiştirmek derken düşündüğü, asla ancak devrimci yolla olabilecek burjuva üretim
ilişkilerinin ortadan kaldırılması değildir, onun düşündüğü, bu üretim ilişkileri zemininde
uygulanacak, yani sermaye ile ücretli çalışma arasındaki ilişkide hiçbir şeyi değiştirmeyen,
olsa olsa burjuvazinin egemenliğinin bedellerini azaltıp devlet bütçesini basitleştirecek
yönetsel düzeltmelerdir.
Burjuva sosyalizmi kendine uyan ifadeyi, salt konuşan figür durumuna gelmekte bulur ancak.
Tümünü Göster