0
Gördük ki şimdiye kadar toplumların hepsi ezen ve ezilen sınıfların karşıtlığına
dayanmaktaydı. Ama bir sınıfı ezebilmek için ona en azından kölece varlığını sürdürebileceği
koşulları sağlamak gerekir. Serf, serflik döneminde komün üyeliğine yükselmeye çalışmıştır,
nasıl feodal mutlakıyet boyunduruğu altında küçük burjuva da burjuvalığa çıkmışsa. Buna
karşılık modern işçi, endüstrinin ilerlemesiyle kalkınacağına, kendi sınıfının koşullarının da
daha altına düşmektedir sürekli. işçi sefilleşiyor ve sefalet, toplumdan ve zenginlikten daha
hızla gelişiyor. Böylece apaçık ortaya çıkıyor ki, burjuvazi daha uzun süre toplumun egemen
sınıfı olarak kalma ve kendi varoluş koşullarını topluma düzenleyici yasa olarak dayatma
yetisinde değil. Burjuvazi egemenliğini sürdürme yetisinde değil, çünkü kölesine köle olarak
bile var olma güvencesi veremiyor, çünkü köleyi, o kendisini besleyeceğine kendisi onu
beslemek zorunda olduğu bir duruma düşürüyor elinde olmaksızın. Toplum artık burjuvazinin
sultasında yaşayamaz, yani, burjuvazinin varlığı toplum tarafından taşınabilir gibi değil.
Burjuva sınıfının esas varlık ve egemenlik koşulu, servetin özel ellerde birikmesidir,
sermayenin oluşması ve artmasıdır; sermayenin koşulu ise ücretli emektir. Ücretli emek
yalnızca işçilerin kendi aralarındaki rekabete dayalı. Taşıyıcısı ister istemez ve engelsizce
burjuvazi olan sanayinin ilerlemesi, işçilerin rekabet yoluyla yalıtılması yerine onları bir araya
getirerek devrimci birleşimlerini sağlamakta. Demek ki büyük sanayinin gelişmesiyle
burjuvazinin üretim yaptığı ve ürünü sahiplendiği kendi temeli ayağının altından çekilmekte.
Burjuvazi her şeyden önce kendi mezar kazıcılarını üretiyor. Onun yıkılması da proletaryanın
zaferi de aynı oranda kaçınılmaz.
II - Proleterler ve Komünistler
Komünistlerin proleterlerle ilişkisinin aslı nedir?
Öteki işçi partileri karşısında komünistler özel bir parti değildir.
Komünistlerin, tüm proletaryanın çıkarlarından ayrı bir çıkarları yoktur.
Proletarya hareketini biçimlemek üzere özel ilkeler koymazlar.
Komünistlerin öteki proletarya partilerinden tek ayrıldıkları nokta, bir yandan proleterlerin
çeşitli ulusal mücadeleleri içinde, tüm proletaryanın ulusallıktan bağımsız ortak çıkarlarını
öne getirerek geçerli kılmaları, öbür yandan da burjuvazi ile proletarya arasında yürüyen
mücadelede her zaman hareketin bütününün çıkarlarını temsil ediyor olmalarıdır.
Demek ki komünistler pratikte, bütün ülkelerin işçi partilerinin en kararlı, hep ileriye zütüren
kesimleridir; kuramsal olarak komünistler, proletaryanın öteki kitleleri önünde, proleter
hareketin koşullarını, gidişini ve genel sonuçlarını gören bir öncüllüğe sahiptir.
Tüm öteki proletarya partileri gibi komünistlerin de ilk amacı: proletaryanın sınıf düzeyinde
oluşması, burjuva egemenliğinin yıkılması ve proletaryanın siyasal iktidarı ele geçirmesi.
Komünistlerin kuramsal ifadeleri asla şu ya da bu dünya düzelticisinin icat ettiği ya da
keşfettiği fikirlere, ilkelere dayanmaz.
Tümünü Göster