0
Nihayet sınıf mücadelesi belirleyici sona yaklaşınca, egemen sınıfın kendi içindeki çözülme
süreci, tümüyle eski toplumun çözülme süreci öylesine şiddetli ve keskin bir niteliğe varır ki,
egemen sınıfın küçük bir bölümü ondan koparak geleceği elinde taşıyan devrimci sınıfın
safına geçer. Nasıl geçmişte bu yüzden soyluların bir bölümü burjuvazinin saflarına geçmişse,
şimdi de burjuvazinin bir bölümü, özellikle de tarihsel hareketin bütününü kuramsal olarak
kavrama yolunda çalışmış bir kısım burjuva ideologu, proletarya saflarına geçmektedir.
Günümüzde burjuvazinin karşısında yer alan tüm sınıflar içinde yalnızca proletarya gerçekten
devrimci sınıftır Öteki sınıflar göçüp gitmekte ve büyük sanayinin gelişimiyle çökmektedirler,
proletarya ise büyük sanayinin en kendine özgü ürünüdür.
Orta kesimler, küçük sanayici, küçük tüccar, zanaatçı, köylü, hepsi orta kesim olarak varlığını
çöküşe karşı güvenceye almak için mücadele eder burjuvaziyle. Demek ki bunlar devrimci
değil tutucudurlar. Dahası, gericidirler, tarihin çarkını geriye doğru döndürmeye uğraşıyorlar.
Eğer devrimci iseler, proletaryaya geçiş önlerinde durduğu içindir bu ve o zaman şimdiki
çıkarlarını değil gelecekteki çıkarlarını savunurlar, proletaryanın bakış konumuna geçmek
üzere kendi konumlarını terk ederler.
Lümpen proletaryaya gelince, eski toplumun bu en alt katmanlarındaki pasif çürümüşlük, bir
proleter devrim sayesinde yer yer hareketin içine savrulsa da, yaşam tarzının bütünü gereği
gerici çabalara satılmaya daha istekli olacaktır.
Eski toplumun varlık koşulları, proletaryanın varlık koşulları içinde zaten yok edilmiş
durumda. Proleter mülksüzdür; karısı ve çocuklarıyla ilişkisinde artık burjuva aile ilişkileriyle
ortak hiçbir yan yoktur; ingiltere'de nasılsa Fransa'da da aynı olan, Amerika'da nasılsa
Almanya'da da aynı olan modern sanayi işçiliği, sermayenin boynuna geçirdiği bu modern
boyunduruk, proleterin üstünden her çeşit ulusal karakteri sıyırıp atmıştır. Yasalar da, ahlak
da, din de, proleter için ardında bir o kadar burjuva çıkarları gizlenmiş burjuva önyargılarıdır.
Egemenliği ele geçiren tüm daha önceki sınıflar, kazanmış oldukları yaşam konumunu, bütün
toplumu bu kazanımın buyruğu altına sokarak güvenceye almaya bakmışlardır. Proleterler ise
üretici güçleri ancak, o zamana kadarki kendi mülk edinme tarzlarını ve böylece o zamana
kadarki tüm mülk edinme tarzlarını ortadan kaldırarak ele geçirebilirler. Proleterlerin
güvenceye alacak hiçbir şeyleri yoktur, o ana kadarki özel güvencelerin ve özel sigortaların
hepsini tahrip etme zorunlulukları vardır.
Şimdiye kadarki tüm hareketler, azınlıktakilerin hareketiydi veya azınlıktakilerin çıkarına
hareketlerdi. Proleter hareket ise, son derece büyük bir çoğunluğun, son derece büyük bir
çoğunluk çıkarı adına giriştiği özerk harekettir. Şimdiki toplumun en alt katmanı olan
proletarya, resmi toplumu oluşturan katmanların tüm üstyapısını bütünüyle havaya
uçurmadıkça doğrulamaz, ayağa kalkamaz.
içerik açısından değilse de biçim açısından proletaryanın burjuvaziye karşı mücadelesi ilk
aşamada ulusaldır. Her ülkenin proletaryası elbette önce kendi burjuvazisiyle hesaplaşmak
durumundadır.
Proletaryanın gelişmesinin genel evrelerini çizerek mevcut toplumun içindeki az ya da çok
gizli iç savaşı, açık bir devrimin patlak verdiği ve burjuvazinin zorla devrilerek proletaryanın
kendi egemenliğini kurduğu noktaya kadar izledik.
Tümünü Göster