0
Bu aşamada işçiler, tüm ülkeye dağılmış ve rekabet yüzünden parçalanmış bir kitle
durumundadır. işçilerin kitlesel birlikteliği henüz kendi birleşmelerinin bir sonucu değil,
kendi siyasal amaçları uğruna tüm proletaryayı harekete geçirmek zorunda kalan ve zaman
zaman bunu hâlâ başarabilen burjuvazinin birleşmesinin bir sonucudur. Dolayısıyla bu
aşamada proleterlerin mücadelesi, düşmanlarına karşı değil, düşmanlarının düşmanlarına,
mutlakçı monarşinin kalıntılarına, toprak sahiplerine, sanayici olmayan burjuvalara, küçük
burjuvalara karşıdır. Böylece tüm tarihsel hareket burjuvazinin ellerinde yoğunlaşmıştır; bu
yolla elde edilen her zafer, burjuvazinin zaferidir.
Ne var ki sanayinin gelişmesiyle proletarya yalnızca çoğalmakla kalmaz; giderek daha büyük
kitleler halinde yoğunlaşır, gücü artar ve gücünü daha fazla duyumsamaya başlar.
Makineleşme giderek iş ayrımlarını törpüledikçe ve ücretler hemen her yerde aynı düşük
düzeye indikçe proletaryanın kendi içindeki çıkarlar ve yaşam durumları da giderek daha bir
eşitlenir. Burjuvaların kendi aralarındaki rekabet ve bundan doğan ticaret krizleri, işçi
ücretlerinde sürekli daha fazla dalgalanmaya neden olur; makineleşmenin artan bir hızla
gelişmesi ve sürekli daha iyileşmesi, işçilerin bütün yaşamsal konumlarını güvensizleştirir;
tek tek işçilerle tek tek burjuvalar arasındaki çatışmalar giderek daha çok iki sınıf arasındaki
çatışma niteliğine varır. işçiler, burjuvalara karşı koalisyonlar [ingilizcesinde: Birlikler
(sendikalar) —çev.] oluşturmaya başlarlar; ücret mücadelesini birlikte verirler. Ara ara
yükselen isyanları beslemek için kendi içlerinde sürekli birlikler oluştururlar. Yer yer
mücadele ayaklanma boyutuna varır.
Zaman zaman işçilerin kazandığı olur, ama bu zafer geçicidir. işçilerin mücadelesinin esas
sonucu, o anki başarı değil, sürekli genişleyen birleşmeleridir. Bu birleşmeye, büyük
sanayinin ürettiği ve değişik yerlerdeki işçilerin birbirleriyle bağlantısını sağlayan gelişen
ulaşım ve iletişim araçları da yardımcı olur. Zaten aynı nitelikteki pek çok yerel mücadelenin
ulus ölçeğinde bir mücadele, bir sınıf mücadelesi olarak yoğunlaşması için yalnızca
birleşmeye ihtiyacı vardı. Ama her sınıf mücadelesi siyasal bir mücadeledir. Ve ortaçağ
kentlilerinin o zaman ancak komşu yerleşimleri birbirine bağlayabilen yol koşullarında
yüzyıllarını alacak bu birleşmeyi, modern proleterler, demiryolları sayesinde birkaç yılda
başarabiliyorlar.
Proleterlerin bir sınıf olarak ve böylece bir siyasal parti olarak örgütlenmeleri, işçilerin kendi
aralarındaki rekabet yüzünden her an yeniden parçalanıyor. Ama her seferinde yine oluşuyor,
daha güçlü, daha sıkı ve daha büyük çapta. Burjuvazinin kendi içindeki çatlakları kullanarak
onu, işçilerin tek tek çıkarlarını yasa düzeyinde tanımaya zorlayabiliyor. Örneğin ingiltere'de
on saatlik iş günü yasası gibi.
Eski toplumdaki çatışmalar esasen proletaryanın gelişme sürecine birçok yönden katkı
sağlamıştır. Burjuvazi sürekli bir mücadele içindedir: başta aristokrasiye karşı; daha sonra,
çıkarları sanayinin ilerlemesiyle çelişen burjuva kesimlerine karşı; her zaman dış ülkeler
burjuvazilerine karşı. Tüm bu mücadelelerinde burjuvazi, proletaryaya başvurmak gereğini
duyar, onu yardıma çağırır ve böylece proletaryayı politikanın içine çeker. Demek ki, kendi
eğitiminin öğelerini, yani kendisine karşı kullanılacak silahları proletaryanın eline bizzat
kendisi verir.
Bunun dışında, gördüğümüz gibi, sanayinin ilerlemesiyle egemen sınıfın pek çok kesimleri
bütünüyle proletaryanın içine fırlatılırlar, ya da en azından yaşam koşulları bu tehdit
altındadır. Bunlar da proletaryaya pek çok eğitim öğesi sunar.
Tümünü Göster