0
Burjuvazi, aile ilişkilerinin yürek titreten duygu dolu peçesini yırtmış ve onu düz para
ilişkisine indirgemiştir.
Burjuvazi, ortaçağda gericiliğin öylesine hayranlığını uyandıran kaba kuvvet gösterisinin
maskesini indirip, ona nasıl hantalca bir ayı postunun yakıştığını açığa çıkarmıştır. insan
eyleminin neleri başarabileceğini ilk kanıtlayan burjuvazi olmuştur. Mısır'ın piramitlerinden,
Roma'nın su kanallarından ve gotik katedrallerden çok başka harikalar yaratmış, Kavimler
Göçünden ve Haçlı Seferlerinden çok başka seferler gerçekleştirmiştir.
Üretim araçlarında, dolayısıyla üretim ilişkilerinde ve dolayısıyla tüm toplumsal ilişkilerde
sürekli devrim yapmaksızın burjuvazi var olamaz. Buna karşılık, eski üretim tarzının
değişmeksizin korunması da tüm eski sanayi sınıflarının ilk varoluş koşuluydu. Üretimde
sürekli dönüşüm, tüm toplumsal kesimlerin aralıksız sarsıntıya uğratılması, sonsuz
güvensizlik ve hareket, burjuva döneminin tüm ötekilerden ayırt edici niteliğidir. Tüm
yerleşmiş ilişkiler, doğurdukları eski değer yargıları ve görüşlerle birlikte çözülüp dağılmakta,
yeni oluşanlarsa daha kemikleşemeden eskimektedir. Kalıcı ve duran ne varsa buharlaşıyor,
kutsal diye ne varsa kutsallıktan düşüyor ve insanlar nihayet yaşam tavırlarına, karşılıklı
ilişkilerine, ayılmış gözlerle bakmak zorunda kalıyorlar.
Sürekli genişleyen sürüm ihtiyacını karşılamak için burjuvazi, yeryuvarlağının bütününe el
atmakta. Her yerde yerleşmesi, her yerde yapılaşması, her yerde bağlantılar kurması
gerekiyor.
Burjuvazi, dünya pazarını sömürmek yoluyla tüm ülkelerin üretim ve tüketimini
kozmopolitleştirdi. Gericilerin çok üzülecekleri biçimde ulusal zemini sanayinin ayağının
altından çekiverdi. En eski ulusal sanayiler yok edildi ve hâlâ her gün yok ediliyor. Her uygar
ulusun bir yaşamsal sorun olarak ithal etmesi gereken ve artık yerli hammaddeyi değil en
uzak bölgelerin hammaddelerini işleyip, mamulünün de yalnız kendi ülkesinde değil dünyanın
her yerinde birden tüketildiği yeni sanayiler, o eski ulusal sanayileri bir kenara itiyor. Yerli
imalatla karşılanan eski ihtiyaçların yerini de, en uzak ülke ve iklimlerin ürünleriyle ancak
giderilebilecek ihtiyaçlar alıyor. Eski yerel ve ulusal kapalılık ve kendine yeterlik yerine de,
ulusların her yönde hareketliliği ve her yönde birbirine bağımlılığı geçmekte. Üstelik yalnız
maddi üretimde değil manevi üretimde de bu böyle. Ayrı ayrı ulusların manevi ürünleri ortak
mülk oluyor. Ulusal tek yanlılık ve sınırlılık artık mümkün değil, pek çok ulusal ve yerel
edebiyattan bir dünya edebiyatı oluşmakta.
Tüm üretim araçlarını hızla geliştirerek ve ulaşımı, iletişimi sonsuz kolaylaştırarak burjuvazi,
en barbar ulusları da uygarlığa çekiyor. Ürettiği mallara koyduğu ucuz fiyatlar, tüm Çin
Seddini temelden yıkacak, barbarların en inatçı yabancı düşmanlıklarını teslime zorlayacak
ağır toplardır. Burjuvazi, tüm ulusları, eğer yerle bir olmak istemiyorlarsa burjuva üretim
tarzına uymaya zorluyor; uygarlık diye kendi uygarlığını ithal etmeye, yani burjuva olmaya
zorluyor onları. Tek kelimeyle, kendi istediği gibi bir dünya yaratıyor kendine.
Burjuvazi, kırı kent egemenliği altına soktu. Koskoca kentler yarattı, kentli nüfusu kırsal
nüfusa göre büyük oranda artırdı ve böylece nüfusun önemli bir bölümünü kırsal yaşamın
bönlüğünden kopardı. Köyü kente bağımlı kıldığı gibi, barbar ve yarı barbar ülkeleri uygar
ülkelere ve köylü halkları burjuva halklara, Doğuyu da Batıya bağımlı hale getirdi.
Üretim araçlarının, mülkiyetin ve nüfusun parçalılığını adım adım ortadan kaldırıyor
burjuvazi. Nüfusu bir çimento bağlamında bütünleyip, üretim araçlarını merkezleştiriyor ve
Tümünü Göster