1. 101.
    +1
    ak ülkeni̇n haberleri̇

    kısa zamanda hanselin baygın bedeni bulundu , uzun zaman kovuğa hiçbir örümcekte uğramamıstı.i̇ki büyücü hayatta kalan sayılı kurbanları ve hanse'li toplayarak çıktılar. diyer büyücünün bulduğu başka bir giriş çıkış mevcuttu , daha geniş salonlardan geçiyordu burası ve bunedenle dönüş için burayı kullandılar.su başına doğru iki büyücünün izinde yaralılar zütürüldü. çoğu baygında olsa bir kaçı halen ayakları üzerinde durabiliyordu.yol boyunca kısa kısa fısıldaştı bu iki büyücü , garip sorular soruldu ve tartışmalar iki kulak arasında yaşandı.ve tüm bunların izinde subaşının bulunması zor oldu , simyacı yolda eşyalarını geri toplama fırsatıda elde etmişti. yaralılar su başında yatırıldı , elegram'ın aydınlattığı alanda yaklaşık iki saat dinlendiler. sularını içtiler ve orada daha önce öldürülen örümceklerin zalim bedenlerini yaktılar. gerçekten korkunç bir koku yaymıştı cesetlerden tüten alev ama oarada bekleme mecburiyetleri vardı...

    "neden buradasın?"diye sordu simyacı.
    "haha! özel bir nedenim yok , elluim'e yol alıyorum."dedi büyücü
    "armor endeb'ten geliyorum , peki ya sen nereye gidiyorsun."dedi.
    "aydüşen... "dedi simyacı.

    gece ve sonraki geceler burada beklediler , birkaç yaralı(3 insan 1 elf ve 2 cüce) ve hansel artık iyileşmişti.ama diyerleri(12 kadar insan ve 3 goblin) örümceklerin zehirine ve uzun zamandır yaralarının şifa bulamaması sebebiyle yenig düşüp can verdiler. erzaklar bitme derecesindeydi , artık iki kişiye bile yetmeyen yemekler tam tdıbına sekiz aç boğazı doyurmak zorundaydı. mağranın diyer kapısına su başından ayrılarak yola çıktılar. uzun bir yoldu ve herkez aç kalmıştı , bir lokmadan azdı yedikleri...
    mağranın dipsiz çukurları uzun bir yol sonunda kendini ileriden parlayan ışık hüzmesiyle aydınlatıverdi.bu kurtuluşa ve huzura işaretti , mağradan ayrılmalarıyla birlikte yakın ormana çok kısa bir mesafeleri kalacaktı.
    sonuçta varacaklarını bildiklerinden dahada yavaşladılar , mağranın güvenli olduğuna inandırıyorlardı kendilerini. haklıydılar! ne bir trol nede bir goblin sürüsü burada yaşamaya gönül verirdi. çünkü onları afiyetle yiyecek sinsi eklembacaklar kol gezerdi burada ve hiç olmasa acıkmış bir ejderhanın lokmaları olmamaya gönüllüydüler...

    simyacı yolda ilerlerken "dediğin üzere armor endeb'den gelmişsin"dedi.
    "evet... "
    "orada ne işin vardı"
    "ak tepeden oraya geçtim , ve bu nedenle armor endeb'deydim."dedi.
    simyacı ak ülkenin lafını duyunca güzleri faltaşı gibi açıldı."haber taşırsın galiba"
    "evet."
    "söyle bakalım yedi kavmin bekçisi... elluim'e ne haberler taşırsın?"dedi simyacı.
    "pek birşey yok , onuncu tepede hala kükreyen bir güç var.."
    "onuncu tepe hakkında ne senin nede benim bir bilgim var."
    "bunu zaman gösterecek... "

    çıkınların taş suretlerinde uzunca ilerlediler , umduklarına göre akşama doğru yakın ormanın doğusuna varacak gibiydiler. yolda üç kez dinlenmişlerdi ve bu sürede yiyecekleri bitmiş , aceleyle doldurulmuş tulumbalarda su bitmişti. aslına bakılırsa yanlarında gelen 5 kişi hakkında bilgi vermem gerekiyor.2(hansel katıldığında 3 oluyordu) insan vardı kafilede , adları legon ve melagon'du onlarla gelen elfle birlikte dorkduk kreigh'e yol almaktaydılar ama ejderha çıkınlarında zorlu bir zaman geçirdiler. yaşlı bir ejderhanın kovaladığı zeminde örümceklerin tuzağına düşmüşlerdi. diyer cücelerden biri için bahsedecek olursak o armor endeb'deki sıradan bir demirci dükkanında çalışan biriydi. adı lefn'dir. örümceklere yakalanmadan önce elluimden getirdiği nice malzemesi vardı ama artık sadece yanında taşıdıklarıyla yetinebilirdi. öteki cüceden konu açılırsa o ejderhanın gazabından kaçabilmiş tekti. çünkü üç gün önce armor endeb'e düzenlenecek bir saldırı için gönderilen thoren cücelerinin ordusundaki bir askerdi. geceleyin ejderha çıkınlarından geçtiler , ejderhaların gazabına uğradıklarında sadece gollem kurtulmuş ancak oda pis örümceklerin avı oluvermişti... çünkü bambaşka bir kıtada yaşayan thoren cüceleri ile armor endeb insanları arasında büyük bir savaş süregelmekteydi. herneyse konuya dönelim...

    akşama doğru ufukta koyu renkli ağaçlar belirmişti , gölge dağın ardına çekilirken orman hayal meyal gözüküyordu...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster