-1
yaklaşık 10 saat sonrasında iri gürültülere karşın uyandılar, subaşı titremekte ve durmadan su taşırmaktaydı. hafif bir deprem tiz ıslıklarla doğmuş ve nedensiz büyüyordu.i̇lk uyanan simyacı oldu , aceleyle hansel'i dürttü ve bir yandan incin eşyaları keten bohçaya sarmaya koyuldu. hansel yarım yamalak uyandı ve bir okadarda o heycanlandı. nerden doğduğu bilinmeyen rüzgar seferleri mağrada esmeye başladı.ve bir süre sonra herşey sustu , mağra yine karanlığa gömüldü.o dev sarsıntı tekrar sustu...
hansel "ne oldu!"diye tepikledi simyacıyı
simyacı ona yanıt olarak "bilmiyorum ama deprem arka taraftan , geldiğimiz yerden doğdu."dedi.
"kötü yada iyi bizi tehlikeye sokabilirmi?"dedi korkan ve endişeli hansel.
"görmeden , bilmeden yanıtlayamam.ama araştırmaya gitsem iyi olacak , buralar şimdilik güvenli... "dedi.
"bende geleceğim!"diye araya katıldı hansel
simyacı onu "hayır , sen burada kalacaksın.su başında olduğuna göre iki tulumbayıda yanıma alacağım.bu arada kav kutusundan iki kibrit daha ver bana."diyerek retteddi.
"yinemi kibrit! çok az kaldı , yakında biticek."dedi ve kav kutusunu karıştırdı."tam 5 tane kalmış , ikisini sana veriyorum."dedi ve iki parça düzensiz kibriti simyacıya uzattı.
kibritleri alan simyacı bunlardan biriyle tiz bir alev yaktı , kızıl rengini şu sözcüklerle turuncuya dönüştürdü:
"senderas lakers! sana bağşedilmiş büyüyü unut ve bana kendi zatımdan bir parça ilet!"
ama büyü bir süre renkten renge katıldı , ve tekrar kızıl ateşe dönüşüverdi. mağraya vurulmuş büyü belliki yüce bir irade tarafından yaratılmıştı.bu nedenle simyacı daha fazla uğraşmadan kızıl alevle karanlığa yürüdü. gölgeler kısa zamanda onun sildiği boşluğu boyadılar...
hansel tek başına kalmıştı , bohçasından birkaç lokma peksimet atıştırdı ve su başına vararak o serin sudan içti. gözü uyandığından itibaren alışmıştı karanlığa , yinede herşey koyu ve solgun görünüyordu , en fazla 5 metre önünü ölçüp biçebilirdi. daha fazlası sadece göz yanılgısı veya hayellerden yaratılabilirdi.kav kutusundan bir kibritte o çıkardı , onu yakarak su başını tutan kayalıkların arasına sıkıştırmıştı.o alevin ışında yakacak bitkiler buldu(elegram).bunlarla ayrı bir ateş daha yaktı , bir süre boş boş bekledi...
i̇şte o sırada birkaç uzun bacak mağranın içinde oynaştı , kara örümcekler pörtlek gözleriyle su başındaki alevleri gördüler. daha demin yaşanan deprem onları ürkütmüştü. açlıktan korkularına karşı koyarak aleve yaklaştılar. oradaki hansel'i gördü gözleri ve iplikler tüküre tüküre hansel'in yanına kadar iliştiler.ama iri ve tombul gövdelerini farkeden hansel yerinden fırlayarak tepinmeye başladı.o sırada bir tekmede yanına gelen örümceğe çarpmıştı. kısa zamanda her tarafını örümcekler sardı , hansel kayaya sıkıştırdığı kavı kaptığı gibi onların üzerine yürümeye başladı. ateşten kaçıyorlardı kaçmasınada hansel'in ateşi zütürdüğü yerden kaçıp başka yönden geliyorlardı hemen. hansel korktu ve endişe içinde kılıcını çekti , mağrada kılıcın şıngırtısı duyuldu...
hansel onlarca böceği alel acele biçmeyi başarmıştı , ama böcekler aynı anda onca farklı yönden saldırmaktaydı.bir süre karşı koydu hansel , bu böceklere.ama yere yığılan onlarca cesetin ortasında kılıç savurduğu vakit örümcek iplikleriyle bağlanıp düşürüldü. tepinip durması bil o kalın ağları koparmaya yetmemişti. örümcekler piz zehirlerini hansel'e akıttı ve sonra onu bir güzel beyaz iplerle sarıp sarmaladılar. zehire karşı koyamayıp uyuyan hansel su başından pis örümcek kuytularına doğru çekilirken düşündüğü son şey simyacının onu kurtarıp kurtaramayacağıydı...
Tümünü Göster