+9
kuran da bitmiş, kimseler kalmamıştı mezarın başında. yağmur başlamıştı. "ooff off" diyerek yürümeye başladım. gözyaşlarım yağmura karışıyordu. elimdeki papatyaları mezarın üzerine bırakıp, uzun uzun bakmaya başladım. ne diyebilirdim ki? ya da kim ne diyebilirdi ki, o acıyı hafifletmeye? bir elimi toprakta gezdirirken, diğeriyle de gözlerimi siliyordum. her ne kadar eski sevgilim de olsa, birlikte onca güzel gün geçirmiştik. şimdi sessizliğe gömülen kalbi, bir zamanlar benim için atmıştı.
"hadi kalk abicim" dedi ercan.
o soğuk toprağın altında muhakkak duyuyordu beni. "keşke daha çok sevebilseydim seni... keşke... " deyip cebimden birlikte çekildiğimiz fotoğrafı çıkarıp mezar taşının önüne sıkıştırdım.
arkasında yıllar öncesine ait bir tarih atılmıştı. altında da; "bir gün sorarlarsa sana gözleri ne renkti diye? ister mavi, ister yeşil de. ama ne olur unuttum deme... " yazıyordu.
neyse eyvallah.