katılıyorum. Sureleri ezberlerdik. Meallerini bilmezdik. Büyüyünce namazlarda bunları okuyacağımız söylendi. Namaza başladık ve her 5 vakitin her rekatında sübhanekeyi fatihayı ve bir zammı sureyi anlamlarını hiç bilmeden okuduk.

Belki bunlarda feyzler vardır.Ama suçumuz arap doğmamak mıydı yani. Arapçayı ekstradan öğrenmek zorunda mıydım?

Şimdi ben Arapça bilmiyorum.Ve bazı ayetleri okuduğumda meallerin birbirinden farklı olduğunu görüyorum. Sonra diyorlar ki Arapça çok karmaşık bir dildir.Bir kelimenin zibilyon tane anlamı vardır. Aslında orada öyle denmek istenmemiştir.

2 kere 2 dörttür kardeşim.Biz Cemal Süreyyanın,Can Yücelin şiirleri okuyup arkadaşlarımızla ne anlamlar çıkardığımızı sorgulamıyoruz burada.Biz dinden bahsediyoruz.Şahsi kanaatimce din, insanlara yol gösterici olacaksa, yaratılış sebebini açıklayacaksa, nerden gelip nereye gideceklerini açıklayacaksa gayet sade ve açıklayıcı olmalıdır.

Hem ayetin birinde diyor ki Biz onu kolay anlaşılır kıldık.Hem de bazı ayetler de orada öyle söylenmek istenmemiştir deniyor.

Bana tefsir olayı da ilginç gelir. Kuranı okuyup kendim anlamlar çıkarmam gerekmez mi? Şüphesiz düşünen kimseler için nice hikmetler vardır tarzında bir ayet vardı. Yani Kuran genel anlamda düşünüp idrak etmemizi bekler. Yani ben Nisa 34. ayeti okuduğumda kadınları dövün diye okuyorum meali. Sonra tefsiri açıp bakıyorsun milyon tane çıkarımda bulunmuş. Koşulları yazılmış.iyi de o koşulları sen mi belirliyorsun tefsir yazarı kardeşim? Bu dini sen mi oluşturdun ki Kuranda yazmayan şeylerden bahsediyorsun.

Sonra bir de belki tefsir okumaz millet diye mealler değiştirilip parantez içine kurulu cümlelerle doldurulmuş. Bakıyorum ilgili ayetin diyanet mealine. Parantez içinde hafifçe eklenmiş. Diyanetin eski mealinde direk dövün yazarken yenisinde (hafifçe) dövün diye belirtilmiş.