+18
-1
Anadolunun küçük bir ilçesinde oturan bir yetimdim. Annem babam yıllar önce ölmüş yalnız yaşayan dedemin evinde büyümüştüm. Dedem medrese eğitimi görmüş oldukça bilgili, kültür olarak gördüğüm en anlayışlı en mantıklı adamdı. Hayatım boyunca anne sevgisinden ve baba şefkatinden mahrum kalsam da dedem bana onların yokluğunu hissettirmemeye çalışıyordu.
Yaşım kaçtı bilmem ama ufaktım ya ilkokula yeni başlamıştım ya da 2. sınıfa felan gidiyordum.
Keyfim yerindeydi genel olarak, okulda akli edemin yanında ilmi bilgiler alıyordum. O küçük yaşlarımda hatrı sayılır bir dini bilgi edinmiş, o küçük yaşta da olsa bazı derin konuları öğrenmiştim.
Dedem harbi el almış, imanlı bir hocaydı (Hocaydı derken beyler dedem mesleği bırakalı yıllar olmuş olsa da ruhani olaylar için dedemin kapısına dayanan çoktu.)
Kısaca anlatacak olursak dedem 70 küsür yaşlarında ama oldukça dinç bir adamdı, beyaz takım giyerdi. Öyle bembeyaz ceket pantolon ve yakasız o kadife gömleği. Tepeden tırnağa beyazlar içinde sakallı nur yüzlü bir adam. Sadece göğsünden göbeğine inen gri şeridi (kravatı) hariç.
Seveni sayanı çok olurdu dedemin gününü okuyarak ve kahvede millete bir şeyler anlatmaya çalışırken hatırlıyorum onu
Beyler size dedemin yanına gelen ruhani hastaları anlatacağım.