/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 26.
    +2
    bitmişti.
    bütün bunları anlattıktan sonra sustu deniz. hikayedeki kız karşımdaki deniz olabilir miydi gerçekten?

    - sonra ne oldu?
    - daha sonra anlatacağım. yarın sabah seninle bir yere gideceğiz.
    - nereye?
    - gidince görürsün, bugünlük bu kadar.

    hesabı ödedi. oturduğum yerden kalkamamıştım hala.

    - gelmiyor musun?

    güçlükle kalkarak yürümeye başladım yanında.

    - insanları öldürmeye babanla başladın demek?

    cevap vermedi. bu sefer onun istediği gibi yürümeyecekti muhabbet.

    - anlatsana deniz, normal bir şey olduğunu mu sanıyorsun bunların?
    - bir normaldir tutturmuş gidiyorsun. yarın senin normal algını değiştireceğim belki böylece kafa ütüleyemi bırakırsın.

    hızlanarak beni geçti. hafifçe koşarak yanına ulaştım tekrar.

    - bütün bunları polise anlatmayacağımı nerden biliyorsun?
    - doruk'u öldürdüğünü polisin bilmesini istemezsin değil mi?
    - ne saçmalıyorsun?
    - parmak izlerin, terin, saçların... maalesef bayıldığın anda bunları almak pek kolay oldu. eh doruk'un cesedinin de bir yere gitmeye acelesi olmadığına göre şahitlik yapabilir pekala.

    bir şeytanla yan yana yürüyordum...
    hiçbir şey söylemeden evimin sokağına saptım ve eve geçtim. üstümdekileri çıkarmadan yatağa uzanıp düşüncelere daldım. yarın ne gösterecekti bana deniz? babasını öldürdükten sonra hayatını nasıl yoluna koyabilmişti ayrıca? ve her şeyden önemlisi deniz gibi kaç kişi dolanıyordu sokaklarda?

    kabuslar içinde bölük pörçük bir uykuyla 9 gibi kalktım. zombi gibi hissediyordum kendimi, aç olmama rağmen iştahım yoktu. kahvemi yudumlarken telefonun çalmasıyla tüm bilişsel fonksiyonlarım yerine geldi. evet, bugün büyük gündü.

    - alo?
    - hazır mısın?
    - evet.
    - iyi 5 dakikaya geliyoruz.

    kapandı. " geliyoruz " da neydi?
    aşağı inip bir sigara yaktım. o anda köşeyi dönen lüks bir araba durdu önümde. içeri sigarayla girip girmeme tereddüdü yaşadıktan sonra içim parçalanarak veda ettim sigarama. arka kapı açıldı, deniz içerdeydi.

    - gel.

    girdim, şoförün kim olduğuna bakmak isterken hayal kırıklığına uğradım, zira arada bir bölme vardı.

    - arabayı kim kullanıyor?
    - ben de bilmiyorum.
    - nasıl ya?
    - fazla kişinin kimliğini bilmem ki.

    ne diyordu bu kız allah aşkına?
    nereye gidiyoruz peki?
    - gittiğimiz yeri de bilmiyorum.
    - ya sen benle dalga mı geçiyorsun?

    bunu söyledikten sonra aklıma absürd şekilde " salak yemin ederim gerizekalı bu çocuk " 'daki " ya sen beni niye çağırdın " repliği geldi aklıma...

    - karargah değişir sürekli, biz de bilmeyiz yerini çoğu zaman.
    - ne karargahı?
    - gideceğimiz yerde anlatılacak aykut sakin ol.
    - bana bak beni bulaştırma pis işlerine.
    - daha ne kadar bulaşabilirsin ki aykut?

    haklıydı. kendim istemiştim bu durumu...

    şehir dışına çıkmıştık artık. arada tek tük lüks villalar kurulmuştu, ormanlık arazinin kesilip özel mülk yapıldığı yerlerde. bu villalardan birinin önünde durdu araba. tadına doyamadığım sigaramı tekrar yakıp etrafı süzmeye başladım. o sırada şoför de arabadan indi.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster