pazar günlerini oldum olası sevmemiştim.ama sanırım 2010 yılının o pazarından sonra artık pazar günleriyle benim aramda onarılmaz derecede bir tiksinti bağı gelişti.
sabah kalkmıştım, heyecan vardı biraz bir senedir sürüp gelen bu tutkuyu artık leylaya söyleyecektim. hani mideniz bulanırken kusmamaya direnirseniz de daha fazla dayanamayıp kustuktan sonra rahatlarsınız ya işte öyle olacaktı benim için de .Tek sıkıntı şu an kusma aşamasındaydım ve acı çeker gibiydim.
19 mayıstan bir hafta önceki pazar günü... hava son derece aydınlık, kuşlar yine anlamsızca ötüşüp kafamı ütülüyor. Facebook başında çakılı kalmışım. leylanın online olmasını bekliyorum. yaklaşık bir buçuk saat böyle bekledikten sonra sonunda leyla online oluyor.o konuşmayı hiç unutmam
--meraba leyla napıyosun
--iyiyim oturuyorum öyle işte,sen
--pazar sıkıntısı var üzerimde, dersaneyi de bıraktım zaman geçmeyi artık
--evet ya hafat sonları sıkıcı
--leyla sana bir şey soracağım,bu konuda biraz cagilim de *
--evet sor tabi
--sence aşk ne demek?
--ahaha, nerden çıktı ki şimdi, aşk acıkmak demek
--acıkmak mı nasıl yani ya acıkmak :D
--yani duygusal açıdan aç olmak, sahiplenilmek istemek
--hayır, bence aşk her zaman onu yanında istemek, onunla beraber olunca her şeyi başarabileceğini düşünmek, hayatının ekvatorunda aşık olduğun kişinin olması demek aşk ve benim ekvatorum da sensin
bir dakikaya yakın bir süre cevap gelmemişti. sonunda cevvap yazdı:
--ne,ne demek benim. persie sen ciddi misin?şu an çok şaşırdım, sana inanmak istemiyorum
--ciddiyim leyla yaklaşık bir yıldır çiddiyim ben sana karşı çok saf ve güzel duygular hissediyorum...
--bak,bu olur bazen böyle aşk gibi sanarsın ama bu aşk değil ki,sen şu aralar çok yalnızsın ve kafan karışmış, bence ne yaptığını sen de bilmiyosun. Sana inanmak istemiyorum
--inan leyla ve lütfen sana aşık olmadığımı falan düşünme, aşığım ben sana eminim,hep yanımda olmanı istiyorum
--persie, bak üzülme ama daha fazla uzatmayalım, hem ben başkasına aşığım, üzgünüm,hoşçakal...
hoşçakal ne acıklı bir kelimeymiş böyle