+1
Birini görür beğenirsiniz, tanışırsınız, yakınında olur, samimiyeti ilerletirsiniz. Siz sürekli bir adım daha ileri gitmek için çabalarken bir gün doğru zamanın geldiğine inanır ve açılırsınız…
Kızımız kimi zaman gerçek, kimi zaman sahte olan şaşkınlığını üzerinden atar atmaz bir karşılık verecektir. Birkaç seçeneği vardır:
"Bunu niye daha önce söylemedin? Evet, yüz bin kere evet!"
"Bana biraz zaman ver, olur mu?"
"Ama ben seni arkadaş olarak görüyorum... "
ilk seçeneğin kullanılma ihtimali sıfıra yakın olduğu için göz ardı edilebilir.
ikinci seçeneği kullanan kız durumun farkındadır ve zaten o da bu durumu bir süredir düşünüyordur. Akıllıca bir davranıştır ama düşündükten sonra "Peki." diyene pek rastlanmaz.
Üçüncü seçenek ise hem acımasız kızların, hem de iyi kalpli kızların -farklı niyetlerle kullandıkları- bir cümle olduğu için, favori seçenektir.
Hani kızlar normalde küfür etmez ya... Bu söz, bin küfürden daha ağırdır erkekler için. Demin bahsettiğim gururu kibrit gibi kırıverir. Kalbi, ıslak çamaşır sıkar gibi sıkar.
Kötü kalpli kızların bu cümleyi kullanması anlaşılabilir bir olaydır zira kötü kalpli kızlar, erkekleri bu cümleyle nasıl ezebileceklerini bilirler. Ama iyi kalpli kızları anlamak mümkün değildir: Amacı nedir güzelim bu sözün? Ne yani, bu cümleyi duyunca karşındaki rahatlayacak mı sanıyorsun? Kafan mı güzel, aptal taklidi mi yapmaya çalışıyorsun?!
Kızdım bak. Neyse...
Olay bu noktadan sonra tatlıya bağlanamaz. O sözün söylenmesindeki niyet gerçekten arkadaşlığın devamı olsa bile, o arkadaşlıktan bir hayır gelmez. Kız tarafı da, erkek tarafı da aralarındaki o arkadaşlık bağından soğumuştur bir defa. Kız tarafı "Acaba hala bana karşı bir şeyler hissediyor mu?" sorusunu sorup hayatını bir pembe diziye çevirme gayretine girerken erkek tarafı o ezilmişliğin ardından çoğu zaman kızı görmeyi dahi istemez.
En inatçı erkekleri bile yıldıran, "peşinden koşma" hevesini söndüren, dediğim gibi, bin küfre bedel bir sözdür bu söz.
edit:Alıntıdır. Varsa sizin de derdiniz konuşalım panpalarım...