/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 176.
    +13 -2
    #
    daha önce sesimi bile yükseltmediğim ezgi'nin yüzüne yüzüne "cevap ver ulan" diyordum.
    -dök içini, rahatla. dedi ezgi gayet rahat bi şekilde.
    onun bu rahatlığı sinirimi bi kat daha arttırmıştı.
    -ne rahatlaması amk ya, neyin rahatlaması ezgi, içimdeki bu boşluk dolmadan rahatlar mıyım sanıyorsun sen, içsem, bağırsam, çağırsam, masaları devirsem neye yarar ki amk. yarımım ulan ben, hatta belki yarımdan da azım, içimde kocaman bi boşluk var ezgi, kayboluyorum ben orda. dedim
    -adana'da dolduramadın mı o boşluğu. dedi ezgi
    biliyordu, her şeyi biliyordu. ezgi de murat da benden daha zekiydi,
    murat'ın arkadaşının sırrımı tutacağına inanarak aptallık etmiştim.
    ama artık bunları düşünmek için çok geçti.
    eteğimdeki bütün taşları dökecektim.
    belki de bana hiç ait olmayan bu hayata daha fazla alışmaya çalışmayacaktım,
    ezgi'yi sevmeye çalışmayacaktım.
    -dolduramadım ezgi, çok yaklaştım ama beceremedim. dedim biraz da olsa sakinleşerek.
    ses tonum normale dönmüştü ama hala ayakta konuşuyordum.
    -oturur musun lütfen. dedi
    az önce kalktığım yere geri oturdum.
    masanın üzerinden uzanarak ellerimi tuttu ezgi.
    ama aşk dolu değil dostça dokundu.
    -bak ali, ben seni sevdim, çok sevdim, çocukken sevdim hem de, ne olursa olsun yanındayım, bana karşı bi sorumluluğun yok, anlat bana nolur, ne oldu orda? dedi
    orda yaşananları açık açık ezgi'ye anlatacağım hiç aklıma gelmezdi.
    onun beni sevdiğini biliyordum,
    hatta daha bi kaç gün öncesine kadar ben de onu sevdiğimi zannediyordum.
    ama ok yaydan çıkmıştı bir kere.
    bi kaç dakika konuşmadan bekledim.
    denize baktım,
    dalgaları dinledim ama toparlayamadım kafamı.
    böyle giderse de uzun süre toparlayamayacaktım.
    madem doğruları istiyordum herkese, her şeye karşı açık oynayacaktım,
    açık oynayacaktım blöfe düşmeden, kozlarını kullandırtmadan bitirecektim bu oyunu.
    ya bob diyeceklerdi her zamanki gibi ya da rest çekeceklerdi.
    ya komple kazanacaktım, ya da tamamen kaybedecektim.
    ve başladım anlatmaya.
    adana'ya gidişimi, çağdaş'ta kaldığımı, aslı'yı bulduğumu, onun benden kaçtığını, caner'in nerdeyse beni bıçaklayacağını, sonra onların gittiğini her şeyi ama her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattım.
    konuşmanın sonuna kadar beni şaşırmadan dinleyen ezgi,
    aslı'nın gittiğini duyunca şaşkınlığını gizleyemedi.
    -nasıl yani gitti, nereye gitti? dedi
    -bilmiyorum ezgi, söz verdi bana ama sözünü tutmadan çekti ve gitti işte, kalan yarımı tamamlayamadan gitti. dedim
    ağlamayı seven bir insan değildim,
    hatta çevremde ağlayan insanları görünce kızardım onlara ama bu sefer bu duruma ben düşmüştüm.
    tutamadım kendimi,
    koyverdim gitti.
    ezgi yerinden kalktı ve yanıma oturdu.
    elleriyle sildi gözyaşlarımı
    dayanamadım, koydum başımı ezgi'nin omzuna.
    -ben burdayım. dedi
    -peki hep burda mıydın ezgi. dedim
    -hep burdaydım ali. dedi
    bunu duymak iyi gelmişti.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster