+10
58-)
dünyanın en bahtsız adamı varmış. şanssızlık bu ya, tuvalete girdiğinde tuvalet kağıdı bitermiş. ekmek kuyruğuna girse ekmek kalmazmış. doğru cevabı bildiği soru için elini kaldırdığında bütün sınıf elini kaldırırmış. düşün artıkşanssızlık diz boyu. ne diz boyu, boyu geçmiş bile. *
şanssızlığın daha da fazlası adamın bir tane taşşağı varmış.
gel zaman git zaman banka kuyruğunda sıra ona geldiğinde sistem kilitlenmiş. koşa koşa metrobüse gelip tam ayağını içeri atacakken kapılar kapanmış. var sen düşün şanssızlığı. bu arkadaşın adı bile umutmuş. *
gün gelmiş uçağa binmesi icap etmiş. uçağa binmiş. uçak havalanmış. sefer halinde iken kaptan pilot anons yapmış.
-sayın yolcularımız, kaptan pilotunuz konuşuyor. teknik bir arıza nedeniyle uçaktan bir kişinin atılması gerekiyor. piste geri dönemiyoruz. yolcular arasında yapılacak kura ile hangi yolcunun koltuğu çıkarsa o yolcu uçaktan atılacaktır. bizi seçtiğiniz için teşekkür eder, iyi uçuşlar dileriz. *
tabii ki de bildiniz. yapılan kura ile bizim şanssız adamın koltuk numarası çıkmış. hostes gelmiş. "beyefendi kura çektik. yapacak bir şey yok. sizin uçaktan atlamanız gerekiyor." demiş. adamın canına tak etmiş. "yeter!" demiş. bu şanssızlığın bu kadarı da fazla! "hanım efendi çok basit bir soru soracağım. eğer bilirseniz ben atlayacağım. yok bilemezseniz şu yanımda oturan beyefendi atlasın." demiş. fıkra bu ya! yan koltuktaki yolcu da kabul etmiş bu teklifi.
adamımız sormuş.
-hanım efendi. benim ile şu beyefendinin taşak adedi toplamı kaç eder?
+hah hah. çok basit tabii ki. 4 eder.
-nah 4 eder. bende 1 taşak var. (şak diye çıkarmış ortaya maslahatı şahane ile beraber.)
yan koltuktaki adam: ben de de 3 taşak var.