0
Selam arkadaşlar, şimdi yazacağım şey bir radyo programından alıntıdır bir sabah dinlerken rastladım sizinlede paylaşmak istedim:
Anlatıcağım hikaye gerçek tamamen yaşanmış fiilen olmuş bir hikaye isteyenler araştırabilir Doçent Doktor Neva Çiftçioğlu'nun gerçek hikayesi.
Finlandiyada doçentlik ünvanını alan ilk yabancı kendisi. kendisi kirençlenmenin müsebbebi olan nanobakteri adı verilen bir mikrobu bulmuş. böyle bir buluş bu. Bu buluşu nedeniyle dünyanın her yerinden davetler ve ödüller almış ve bu metin yazılırken NASA'da çalışıyormuş hala Nasada çalışıyormu bilmiyorum 2.5 yıldır Nasada çalışıyormuş ve Nasada çalışan ilk Türk bilim kadını. Önümüzdeki yıllarda da kalp ve böbrek hastalıklarının teşhisine ilişkin patenti yüzlerce milyon dolar değerinde önemli bir buluşa imza atmış ve bu buluş açıklanacakmış buraya kadar çok güzel.
Türkiye'de hiçbirimiz onu tanımıyoruz. Türk yetkililerden bir tane bile tebrik almamış hatta bilim dünyasında Türk vatandaşlığından çık daha çok parla diye akıl verenler bile olmuş. Türk olması sorun olmuş vatandaşlık başvurusu bile yapmamış Finlandiya'ya ama onu Finlandiya Hükümeti Finli gibi tanıtmış mesela Nasa'ya gittiğinde Nasa'ya giren ilk Finli kadın başlığını atmış Finlandiya'daki gazeteler. 96 Yılında başarılı bilim insanlarının bulunduğu bir törene çağırılmış bu törende Türk bayrağının altında gittiğinde ordan alıp Fin bayrağının altında fotoğraflarını çekmişler.
Ankara tıp fakültesinde asistanken doktorasını bitirmek üzereymiş. Astım hastalığı hakkında bir tez yazmış doktora tezi. Hocalarına sunmuş bölüm başkanı olan hocası tezi herkesin gözü önünde çöpe atmış o çöpe atılan tez bir kaç yıl sonra tıp dünyasının 3 büyük bilimsel dergisinin birinde yayınlanmış Türkiye'de ona doçentliği vermediği için Finlandiya'dada doçentlik ünvanını alan ilk yabancı olmuş.
Finlandiya'da bakteri çalışmaları yaparken bir Türk üniversitesinin rektörü genetik bölümüne başvurarak gelin bunu birlikte yapalım demiş en azından patenti Türkiye'ye ait olsun diye öneride bulunmuş Doçent Doktor Neva Çiftçioğlu. Kabul etmemişler ve bu bizi aşar demişler.
Hasrete dayanamayıp Türkiye'ye dönmüş ve bir üniversitede çalışmaya başlamış kendisine mikrobiyoloji kliniğinde 9 ay boyunca Gayta tahlili yaptırmışlar. Sonunda Finlandiya'daki profesörü orada ziyan oluyorsun diyerek isyan etmiş ve onu geri getirmiş Finlandiya'ya. Bilim dünyasında Everest'in tepesine bayrak diken kadın gözüyle bakıyorlarmış kendisine ancak kendisi şöyle diyor: " Bugüne kadar hiçbir Türk yetkilisinden tebrik almadım sadece 1 kişi nasıl oldu bilmiyorum iskandinav tıp ödülünü kazandığım zaman ziraat bankasının eski genel müdürü bir tebrik kartı yolladı hala onu saklıyorum" diyor.
Hani bazen diyoruz ya neden Türkiye'de olmuyor diye sanırım cevabı bu ya hani bazen deriz ya Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur diye bence türkün Türk'ten başka düşmanı yoktur galiba en büyük zararı kendimize kendimiz veriyoruz.
Tümünü Göster