+39
-18
*
veda kimsenin umduğu gibi olmadı di mi?
haklısınız, böyle olacağını ben de bilemedim.
size hep final gününün benim için çok zor olacağını söyledim,
yanımda olun istedim.
o gün geldiniz, hep beraber ordaydınız.
ama keşke olmasaydınız be binler.
neden mi?
çünkü daha 2 gün önce hikayeyi okumaya başlayan yavşaklara meze ettiniz 3 aylık muhabbetimizi,
neden mi?
daha 2 gün önce yenge dediğiniz insan'a, eylül'e gelen "huur, kevaşe" laflarını kolaylıkla sindirdiniz, ha evet inciydi burası, ama madem öyle neden 3 ay boyunca sanki incide değiliz gibi davrandınız, aile ortamı yarattınız, belki kızdınız ama yapmamalıydınız "hop bilader, ne diyorsun sen" demediniz, diyemediniz.
çok koydu bunlar bana.
işte o yüzden keşke olmasaydınız burda.
sabaha kadar yaklaşık 2.000 entry okudum.
çoğunu okurken burda sizlerle geçirdiğim 3 aya pişman oldum.
ama bu entry'ler arasında daha önce defalarca "ömer kötü bitecekse kurgu olsun bu hikaye, ya da gerçeği yazma uydur bi şeyler" diyenlerinizi göremedim nedense.
istediğinizi yaptım, ama bu kadar becerebildim, olmadı mı?
size hep dedim "aptal bir insan olmasam da bunları ustalıkla kurgulayacak kadar da zeki değilim" diye.
ama yine de sizi üzmemek için istediğinizi yaptım, bakın işte elime yüzüme bulaştırdım.
ben o arabaya bindim ve gittim beyler.
sonra bi sebeple dönsem de o gün gittim ben.
ben o arabaya güneşle ve merveyle bindim ve gittim.
orda bitti boncuk ömer'in hikayesi.
hikaye bitince "gibtir olup gidicem" dedim hep,
söyleyin hanginiz saygı duydunuz buna?
hanginiz "yolun açık olsun boncuk ömer" dedi,
bencil olan sizlerdiniz aslında, göremediniz ulan gerçeği.
niye ve nereye gidecek olmamı sorgulamadan "gitme" dediniz sadece.
havada kalan bütün soruları tek tek cevaplayacağım.
sadece bi tek kişinin farkettiği büyük bir hata vardı hikayede.
kaçırdınız, görmediniz.
"eylül üniversite'ye istanbul'da başladı, okulu bırakıp izmir'e emre'nin yanına gitti" dedim başta.
sonra finalde yaptığınız aptal ifşa çalışmalarına girişebileceğinizi tahmin ettiğim için çevirdim lafı.
"izmir'e döndü okula" dedim hikayenin ortalarında.
şimdi düşünüyorum da iyi ki de yapmışım.
siz izmir mezunlarını aramaya devam edin..
"emrah ve gamze hani düğün dernek evlenmişlerdi, hani düğününe gitmiştin ama hikayede aydın'da formaliteden evlendiler yazdın" dediniz, bu kadar basit bir hatayı yapabileceğimi düşündünüz.
ama kafanız basmadı,
ben size 04.04.2015 nisan'a kadar olan zamanı anlattım,
onlar gittikleri zaman önce formaliteden nikah kıyıldı.
sonra cemil usta'nın da gönlünü alarak gamze ve emrah 16 mayıs'ta düğün yaptılar.
bu kadar basit bir gerçeği bile görmediniz, görmek istemediniz siz.
hakkını yememek lazım, adını hatırlamıyorum ama sadece 1 kişi çok güzel bi yaklaşımda bulundu.
"sen o çok sevdiğin adamın düğününe gitmeyeceksin ha?" dedi
evet haklıydı, gittim, ordaydım.
o gördüğünüz de not kağıdı değil, matbaa'dan çıkma davetiye.
evet belki zevksiz, belki biçimsiz ama paraları o kadarına yetti demek ki,
bunu da sorgulamaya kalkmazsınız her halde..
aslında ben size bir çok ipucu bıraktım geride,
ama siz bir kaç aptalın ifşa çalışmalarına kurban ettiniz dostluklarımızı barındıran bu başlığı.
alzaymır necati gibi değerli bir adamın verdiği saati nasıl eylül'e bırakabileceğime inandınız ki,
yorumlarınızı okurken bunu gerçekten de aklım almadı.
o saat de, o defter de, eylül'ün defteri de hala bende.
ben vermiş olduğum sözü tutardım,
boncuk ömer'dim ben,
tanıdınız siz beni,
sevenleriniz oldu, sevmeyenleriniz oldu,
ama tanıdınız, bildiniz beni.
demek defteri eylül'e veremeyeceğim bi şey oldu.
ölüm ya da değil, gibtir edin, düşünmeyin artık.
vermedim o defteri, tutamadım sözümü.
vermiş olduğum bi söz daha vardı.
hikaye bitince "gibtir olup gidicem" dedim
saygı duymadınız amk, "gitme" dediniz bencilce.
ben 1 defa gittim sevdiklerimden ve çok pişman oldum.
o zaman da söz verdim kendime, "sevdiklerin gitme diyorsa gitme ömer" dedim kendi kendime.
ama siz gitmek zorunda olduğumu bile düşünmediniz amk.
işte ben de o yüzden böyle bir yol seçtim kendime.
"zaten gitmiş olan ömer'i kimse geri getirmeye çalışmaz zaten." dedim
benim yüreğimdeki umudu sizlere de bırakmak istedim ama dıbınıza koyayım ki müsade etmediniz buna.
ben video'daki sesle skype'deki sesin ayırt edilemeyeceğini düşünemeyecek kadar aptal bir insan değilim,
sadece beni bilenler, gerçekten sevenler anlasınlar gerçeği istedim,
"varsın geri kalanların gözünde eylül olayım, o veda etsin, ömer zaten önceden gitsin." dedim
ama siz her şeyi bir birine karıştırdınız.
kavun'a eylül, nicknaymes'e emrah dediniz.
hayatımda gördüğüm en aptalca hareketleri yapıp hayatımdaki en değerli şeyi mahfettiniz.
ben ilk günden beri sizlere "kurgu olduğunu düşünenler öyle düşünmeye devam etsin, hatta ben de söylüyorum kurgu bu hikaye, kasmayın, zevk almak istiyorsanız kendi eylül'ünüzü yaratın ve öyle okuyun bu hikayeyi" dedim ama siz kendi eylül'ünüzü, kendi sevdanızı bile yaratmaktan bile aciz insanlarsınız, başkalarının sevdasına el attınız, araştırmaya kalktınız.
soruyorum şimdi size, ne geçti elinize??
ben bu kadar ayrıntı vermeme rağmen bulunamayacağımı düşünecek kadar aptal bir insan değilim,
ha eğer aptalsam sizin kurgu teziniz tamamen çürümüş olur.
aptal bir insandan 1000 küsür kişiyi 3 ay boyunca kandırmasını bekleyemezsiniz.
ha eğer aptal değilsem mekanları ve isimleri değiştireyemeceğimi nasıl düşünürsünüz?
keşke bu kadar aptal biri olduğumu düşünmeseydiniz, bu da koydu lan binler.
hikayede zaten düğün davetiyelerini paylaşacağımı önceden bildiğim için tek doğru isim gamze ve emrah'a ait.
bi de ben ve eylül tabi.
ömer benim adım.
önceleri sadece çok yakınlarımın ama şimdi sizlerin de bildiği boncuk ömer.
"bu kelebek değilse zütümü gibsinler" dediniz,
ben son geceye rağmen sevdim sizi,
kelebek değilim,
gibmesinler zütünüzü.
Tümünü Göster