+70
-1
*
-ne demek olmaz kızım. dedim
-gitme ömer hemen, lütfen. dedi
-kızım açık konuş benle, korktuğun bi şey mi var, varsa söyle yakayım bu memleketi. dedim
-var ömer, sensizlikten korkuyorum. dedi
-eylül, bunları konuştuk daha önce, yapacak bi şey yok. sen layikiyle okulunu bitirip avukat olarak döneceksin bana. dedim
-öyle değil ömer. dedi
-nasıl. dedim
-beni affettiğine emin olmam lazım, beni sadece sınavıma gireyim diye kandırmadığına, döndüğümde seni orda bulacağıma emin olmam lazım, beni hala sevdiğine emin olmam lazım. dedi
mevzu şimdi belli olmuştu.
tam olarak henüz planlamasam da eylül döndüğünde beni izmit'de bulamamaktan, benim başımı alıp gitmiş olmamdan çok korkuyordu ve bunun olmayacağına emin olabilmek için de beni göndermek istemiyordu.
başlar da korkularını haklı çıkaracak şeyler düşündüysem de an itibariyle öyle bi düşüncem yoktu.
sadece hesap kitap yapacaktım onsuzken.
durumu anlattım eylül'e, korkularının yersiz olduğundan bahsettim.
ama ikna olmadı eylül.
-bunu düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi, lütfen anla beni, en azından şu sınava girip çıkana kadar 2 gün daha kal, sonra beraber döneriz işte olmaz mı. dedi
-peki eylül. dedim çaresizce.
sınavının olası bi şekilde kötü geçmesi çok ağır vicdan yapmama sebep olacağı için mecburen kabul ettim.
çocuklar gibi sevindi.
"ah be eylül, gidebilecek olsam tutabilir misin sanıyorsun" dedim içimden.
eylül'ü rahatsız etmemek için salona geçtim, oturdum.
eylül ders çalışmaya devam etti.
evde oturmaya alışık olmadığımdan, televizyon kültürü diye bi şeyim de olmadığından, izmir'i bilmediğim için de dışarı çıkamadığımdan dolayı felaket sıkılmıştım.
ama belli etmedim eylül'e.
2 gün sıktım dişimi.
eylül sınavına girdi çıktı.
iyi geçmişti sınavı.
çok sevinmiştim.
döndük eve.
eylül eşyalarını toplamaya başladı.
ama sadece özel eşyalarını değil ütü, tencere gibi ona ait olan eşyaları da topluyordu.
-napıyorsun eylül. dedim
-evi boşaltıyorum. dedi
-neden. dedim
-döndüğümde derya ile kalabileceğimi düşünmedin di mi. dedi
-gel buraya. dedim
kollarını açarak geldi yanıma.
-aslan sevgilim benim. dedim yaptığı hareketten mutlu olarak.
-ee nerde kalıcaksın peki. dedim
-gerekirse yurtta kalırım, sen düşünme bunları, ama bundan sonra kimsenin derya'nın yaptığı aptallığı yapmaya cesaret etmesini bırak, emre'nin lafını bile edememesi için buraya daha sık gelmen gerekiyor biliyorsun di mi? dedi
-seni yalnız bırakmayacağım, söz veriyorum. dedim
mutlu oldu.
eşyaları bi kaç postada arabaya indirip sonunda çıkabildik evden.
eylül'ün büyük kırmızı valizini bagaja koyduk.
Tümünü Göster