+4
hamit: işte bu yüzden anlatmadım. çünkü bana inanmıyacaktınız. küçük kız hatırlıyor. ama siz hatırlamıyorsunuz. bakın daha önce farklı insanlarla mahzene indim. hepsi öldü. bi tek ben hayatta kaldım.
arif: sen... sen mahzene mi indin?
hamit: evet
arif: yalan söylüyor. bana mahzene inen kimse geri dönmedi demişti.
hamit: çünkü bana inanmayacaktın. bakın mahzendeki 'varlığı' ben görmedim. ama mahzende tuhaf şeyler var. hayal bile edemeyeceğiniz şeyler. bakın neden hatırlamadığınızı anlamıyorum. ama daha önce yine burda tanışmıştık. tekrar karşılaştığımızda bi anda beni hatırlamamaya başladınız. hatta emreye beni hatırlayıp hatırlamadığını sordum ve hatırlamıyorum dedi. ben de bişeylerin tuhaf olduğunu farkettim ama böyle devam ettim.
yiğit: bu adam deli. bağlı kalsın. bize zarar verebilir.
dila: belki de burda yaşadıklarından sonra aklını oynatmıştır. burda yaşananları atlatmak kolay değil.
hamiti bağladık.
biraz dinlenmemiz gerekiyordu. biraz uyuduk. herkes sırayla nöbet tutuyordu. geri kalanlar uyurken birisi nöbetteydi. ne kadar uyuduk bilmiyorum. ama yeterince dinlendik.
uyanmaya başlamıştım. gözümü açtım.
elif: günaydın.
ben: günaydın elif. gerçi sabah mı onu bile bilmiyoruz.
gülümsedi.
masanın üstünde silahı gördüm. içinde hala bir mermi vardı. silahı bir dolaba sakladım. göz üstünde olmamalıydı.
aradan biraz zaman geçmişti. ağlamalar, sinir krizleri azalmıştı. herkes daha çok sakinleşmeye başlamıştı. ne yapılıcağını konuşuyorduk.
mahzene inme fikri vardı. ama herkes söylentilerden dolayı korkuyordu.