+40
-2
*
önce ben gördüm eylül'ün babasını,
göz göze geldik bir an.
sonra ali gördü beni.
daha sonra daha önce hiç görmediğim annesini gördüm eylül'ün.
çaktırmadan dürttüm eylül'ü.
aslında onun da onları görmeden gideceği için burukmuş içi ki,
onları görünce koşarak ayrıldı yanımdan.
önce babasına, sonra annesine ve kardeşine sarıldı.
mutlu bi aile tablosu vardı karşımda.
ben uzaktan bakakaldım onlara.
önce eylül sonra da annesi çağırdı beni yanlarına.
heyecanlanmıştım.
ellerim terledi birden,
usul usul yanlarına gittim elimdeki valizle.
-merhaba ben Kenan. diyerek kibarca elini uzattı eylül'ün babası.
nazikçe gülümsüyordu benle tanıştığına memnun olmuş gibi.
"kötü Kenan" dedim içimden.
adam bildiğin rol yapıyordu kızına,
bozmadım ben de,
ortak oldum oyununa.
-ben de Ömer efendim. dedim aynı tarzda gülümseyerek.
-Mine ben de. diyerek eliniz uzattı eylül'ün annesi.
-memnun oldum efendim. dedim heyecandan birazcık da olsa kekeleyerek.
ali'yle zaten tanıştığımız için sadece tokalaştık.
çok garip ama ailecek kibar davranmışlardı bana.
diğerleri neyse ama kötü Kenan'ın bu hareketi çok şaşırtmıştı beni.
herif kızının yanında adeta kedi olmuştu.
"vay amk" dedim içimden.
aradan bi yarım saat geçti ve eylül'ün otobüsü geldi.
bahtımı gibeyim ki ben yine istediğim vedalaşamayacaktım eylül'le.
ilk seferki vedasız ayrılık bana çok koymuş olsa gerek ki bu sefer vedalaşmadan ayrılmayacağımıza dair ant içmiştim.
annesi, babası, kardeşi doya doya sarıldı eylül'e,
nasihatlar verildi, cebine para kondu.
sıra bana gelmişti.
iki yabancı gibi tokalaşarak yanaktan öpüştük soğuk soğuk.
hepsi bu.
ama keser miydi,
kesmedi amk.
doya doya sarılamadan bindirdik eylül'ü otobüse.
el salladık otobüsün arkasından.
sonra benim aklıma bi hinlik geldi.
telefon çalmış gibi yapıp cebimden telefonu çıkarttım ve.
-alo,
-efendim abi,
-yok abi otogardayım,
-acil mi?
-hemen geliyorum abi. diye kendi kendime konuştuktan sonra kapattım telefonu.
-benim acil işim çıktı, müsadenizle. dedim kötü Kenan'a.
-bi yemek yeseydik, hem daha tam tanışamadık. dedi imalı imalı.
anne hanım da onaylayarak ısrar etti belki de iyi niyetli.
-başka zaman inşallah. dedim
-peki. dediler nazikçe ve arabaya bindiğim gibi bastım gaza.