-
226.
+1Hastanede kaydı çıkmadı..Tümünü Göster
Telefondaki görevli bana yalan söyleyecek değildi ya..
Besbelli söyledikleri yalandı.. Nereye gittiği, ne işler çevirdiği hakkında en ufak bilgim yoktu.
Hiç de merak etmedim..
Yalan söylediğine göre belli ki gizli saklı bir şeyler yapmıştı.
Telefonumu kapadım dolabıma koydum. Aşağı kantine indim. Arkadaşların yanına oturdum. Devrem bana çay söyledi.
Sahne saatim yaklaşıyordu..
Çayımı yudumlarken karşıdan biri;
“Müzisyeeeennn !!” diye seslendi..
Seslenen Onbaşı Yahya, “telefonun var” dedi..
Belli ki ben telefonumu kapatınca hemen ardına ankesörlüden aramıştı..
Telefona doğru yürüdüm.
Onbaşıya arayanın kim olduğunu sordum. “Bilmiyorum” diye cevap verdi.
Onbaşıya, “Şu an kendisi buralarda yok de. Bir de sorsana kimmiş ?” dedim sessizce.
Onbaşı ahizeyi kapattı. Kız arkadaşın dedi.
Görünen o ki ben telefonumu açıncaya kadar Burcu beni ankesörlüden arayacaktı.
Koğuşa çıkıp sahne kıyafetlerimi giydim. Gazinoya doğru yol aldım.
Sahnem bittikten sonra tekrar bölüğe geldiğimde kantinin önünden geçerken arkadaşları hala orada otururlarken gördüm.
Beni çağırdılar..
Yanlarına gidip selam verip oturdum.
Orada bulunan yeni askerlerden birisi bana: “Birkaç kez kız arkadaşın aradı, bende sahnede olduğunu söyledim” dedi..
Pek umursamadım. istesem de umursayamadım..
Tekrar kantin önüne geçip arkadaşlarla oturduk..
Orada bulunan devrelerime, onbaşı ve çavuşa “Birkaç gün bana gelen telefonlara bakmayacağım. Kız arkadaşım ararsa buralarda olmadığımı söyleyip kapatın” diyerek tembihledim.
Nedenini sorduklarında geçiştirdim.
Ertesi gün sabah içtimadan sonra tekrar yatmaya gittim.
Tertibim Halit’in sesiyle uyandım..
“Devrem !! Kalk Devrem”… “Annen telefonda.. Kalk” dedi.
Saate baktığımda 9:45’ i gösteriyordu..
Dışarı çıktım. Ankesörlü telefonun başında bir asker bekliyordu. Ahizeyi aldım, annem telefondaydı;
- Efendim
- Oğlum ne yapıyorsun ulaşamadık sana telefonun niye kapalı ?
- Telefonum arızalandı, suya düşürdüm anne. Merak edilecek bir şey yok
- Burcuyla kavga mı etiniz? Beni aradı sesi hiç iyi değildi
- Yok anne bir sorun her zaman ki sıradan şeyler .. diyerek geçiştirdim
Biraz konuştuk havadan sudan. .Allaha emanet deyip kapadık telefonu..
O gün yeni askerler, onbaşı, devrelerim ardı ardına bana telefon geldiğini söylediler.
Kırgındım.. Telefona çıksam ne konuşacaktım Burcuyla?
Hala bana söylediği yalanları mı dinleyecektim. Yine aynı şeyleri söyleyecekti bana.
içim buruktu, ciğerim yanıyordu ama kime ne diyebilirdim..
3 gün boyunca telefonumu hiç açmadım.. Hala da açmaya niyetim yoktu. Bütün yakın asker arkadaşlarım anlamıştı Burcuyla aramda sorun olduğunu.
Beni üzmemek adına hiçbiri bu konuyla ilgili bir şey sormadı..
Gece uyurken birden birinin dürtmesiyle uyandım.
Tertibim Halit: “Müzisyen! Kalk” “Devrem! Kalk” diyordu sessizce.
Başımı kaldırdım. Hala uyku sersemiydim.
“Kalk üzerine bir şey giyin, işimiz var” dedi.
Ben uyku sersemiyle “ne işi hayırdır tertip?” Derken..
“Şişşştttt! Sessiz ol” diyerek dolabımdan aldığı hırkayı sırtıma geçirdi, kolumdan tuttu koğuşun dışına çıktık.
“Gel, aşağı terzihaneye gidiyoruz” dedi.
“Ne işimiz var orada?”
“Mahmut, Furkan, Adnan aşağıdalar. Votka içiyoruz” dedi.
Mahmut, Furkan, Adnan bizim diğer tertiplerdi.. Hepimiz aynı zamanda teskere alacaktık. Askerde tertip çok önemlidir.. Sizinle beraber askere gelip sizinle beraber gidecek olan kişiler, yani tertipleriniz her zaman size en yakın olan kişilerdir.. Size en çok onların yararı dokunur. Her zaman en çok onlar vardır yanınızda.
Sessizce indik aşağı. Terzihaneye girdiğimizde ilk bardakları yeni dolduruyorlardı. Selam verdik oturduk.
Dışarıdan gizlice Votka getirtmişler akşamüstü. Terziden oranın anahtarını alıp Halit’e haber vermişler. Müzisyeni de al gel diyerek.
Biz gazinoda olduğumuz için arada bir fırsatını bulup gizli gizli içerdik köşelerde. Onun da ayrı bir tadı oluyor saklanarak içmenin..
Başladık içmeye.. Biraz meyve suyu biraz votka.. Cips, çikolata.. Antep fıstığı..
En önemlisi muhabbet..
Rahat 2 buçuk 3 saat takıldık orada. Kafam iyi oldu. Biraz da rahatlamıştım alkol alınca..
Ben biraz fazla kaçırmış olmalıyım ki.. Burcu düştü aklıma.
Özlemiştim beyler. içim eriyordu. Sesini özledim. Yapamadım. Gurur bile yapamadım.
Koğuşa çıktığımda Halit Devrem yatağına geçti. Herkes uyuyordu.
Dolabımdan telefonumu aldım. Yatağımın yanındaki camı açtım. Bir sigara yaktım. Gökyüzüne doğru baktım. Derin nefes aldım. Biraz rahatladım.
3 günden sonra telefonumu ilk kez açtım.
Sigaramı içerken ard arda mesajlar gelmeye başladı.
1.Mesaj “Aşkım”
2.Mesaj “Seni Seviyorum”
3.Mesaj “Yalvarırım böyle yapma”
4.Mesaj “Müzisyeeeeeeeeennnnn”
5.Mesaj “Bana güvenmiyor musun?”
6.Mesaj “Beni sensiz bırakma”
7.Mesaj “Sana hiç yalan söylemedim”
8.Mesaj “Beni bu kadar mı seviyorsun? Bu kadar mı güveniyorsun bana?”
9.Mesaj “Seni canımdan, kanımdan, her şeyimden çok seviyorum bunu ömrün boyunca unutma!”
10.Mesaj “Günaydın Bebeğim”
11.Mesaj “Hala açmadın mı telefonu”
12.Mesaj “Şu inadından nefret etmeye başladım”
13.Mesaj “Yemin ederim sana hiç yalan söylemedim. Eğer bana bu kadar güveniyorsan sana daha diyecek hiçbir şeyim yok Müzisyen”
14.Mesaj “inadın batsın”
15.Mesaj “Ağlıyorum gözlerim şişti yalvarırım aç şu telefonu”
16.Mesaj “Bugün hiçbir şey yemedim senin yüzünden. Sabaha kadar gözüme uyku girmedi. Mahvoldum yorgunluktan. Bu kadar mı düşünüyorsun beni?”
17.Mesaj “Her şeyden nefret ediyorum. Öldürcem kendimi. Kurtulcam”
18.Mesaj “Hoşça kal”
19.Mesaj “Müzisyeeeeeeeennnnn”
20.Mesaj “Aşkım, bebeğim, canımın içi, hayatımın tek anlamı, kaderim, alın yazım. Bak ne olur böyle yapma. Lütfen beni daha fazla üzme. Bu zamana kadar sana hiç yanlış bir şey yapmadım. Yapmam da. Buna emin ol. Seni canımdan çok seviyorum. Telefonunu açar açmaz ara beni olur mu her şeyim”
Titriyordum. Mesajları okurken sigaram ağzımda yanıp bitmiş dudağımda sadece izmarit kalmıştı.
Her ne kadar Burcunun bana doğru söylediğine, o gün gerçekten hastaneye gittiğine inanmasam da seviyordum. Aşıktım ona. ister istemez inanıp inanmamayı bir kenara bırakıp onun sesini duymak istiyordum. Eğer benim tanıdığım Burcu o ise kesinlikle bana yanlış yapmazdı. Yanlış yapacak bir kız değildi. Eğer aklında başka şeyler olsaydı defalarca eline fırsat geçti o zaman da yapardı.. diye düşündüm..
Bir sigara daha yaktım.
Aradım Burcu’yu. Saat gece 4’e 10 vardı. Telefon sonuna kadar çaldı. Tekrar aradım. Bir daha aradım.
Bir daha..
Uyandı. Uykulu ses tonuyla, hafif ağlamaklı oldu.
“Aşkım, seni çok seviyorum” dedi.
“Bende seni çok seviyorum” dedim.
“Yanıma gel dedi”
“Çok özledim seni lütfen bir daha telefonunu kapatma” dedi.
Yatağıma yattım. Konuşmaya devam ettik.
“Bana doğruyu söyle” dedim.
“Her şeyimin üzerine yemin ederim o gün hastaneye gittim. Sabah kalktığımda telefonum kapalıydı. Şarja takacak vaktim yoktu. Kalkar kalkmaz hastaneye gittim. Sonuçlar öğleden sonra çıkacak dediler. Bekledim. Öğleden sonra doktor gelmemiş. Akşama kadar bekledim. Sonuçları alamadan eve döndüm. Telefonumu şarja taktım. 1 saat sonra açtım sana mesaj attım” dedi.
O gün ki söylediği şeylerin tıpa tıp aynılarını söyledi..
“Peki ben hastaneyi aradım hem hastanede hem acilde senin kaydın çıkmadı?” dedim.
“O kadarını bilmiyorum. Bana bu kadar mı güveniyorsun?” “Eğer sana yanlış bir hareket yapacaksam senden ayrılırım” dedi.
içim birden ılımaya başladı. Ona olan özlemim her şeyi unutturdu bana.
istesem de istemesem de inanıp güvenmek zorundaydım. Çünkü seviyordum. Ona olan bütün sinirim birden geçti.
Günler su gibi akıp geçti.
Teskere almama son 1 hafta kala arkadaşlarımızla bol bol vakit geçiriyorduk. Teskere partisi düzenledik aramızda. Doya doya vedalaştık.
Son kez nizamiyeden çıkmadan önce Komutanımın odasına gidip elini öptüm. 5-10 dk konuştu benimle.. Hakkımda güzel nasihatler etti. Allah yolunu açık etsin dedi. Nizamiyede alt devrelerim, diğer kısa dönem askerler bekliyordu beni uğurlamak için.
Hepsiyle tek tek vedalaşıp helalleştik.. Akşam saat 8 gibi çıktım Nizamiyeden.
başlık yok! burası bom boş!