-
176.
+1Öğleden sonra birliğin yolunu tuttum. Çanakkalenin bir ilçesi.. Güzel bir kasaba.. Deniz kenarı.Tümünü Göster
Nizamiyeden içeri girdim. Aradılar üstümü. Eşyalarımı döktüm yere. Bıraktım telefonu sim kartı..
Nizamiyeden girip bir elimde saz, elimde valizle yukarı doğru yürüdüm. Karşımda bir çardak vardı.. içinde askerler oturuyordu..
Karşımdan biri ayağa kalktı bana doğru yürüdü.
Kalın bir ses tonuyla : Vayyy gardaşııımmm alt devrem beniimm hoşgeldin diye bağırdı.
Bu da kimdi.
Öğrendim ki Ali abiymiş. O da müzisyen o da bağlamacıymış. Benim geleceğimi önceden bölüğün yazıcısından öğrenmiş.
Bana çok iyiliği dokundu.. Çok iyi çalıp söylüyordu.. Profosyoneldi.. Bana da faydası çok oldu.
Askerlik iyi kötü bir şekilde geçiyordu.
Sahil gazinosunda saz çalıyordum. Her akşam 22-24 arası benim sahnemdi. Genelde Türk Halk Müziği, Oyun Havaları çalıp söylüyordum. Gazinoya bazen Paşalar Generaller geliyordu.
Ali abi her zaman beni kolluyordu. Her konuda yardımı dokundu. Allah razı olsun.
1 hafta sonra alt devrem gelecekti.
Ali abinin sayesinde cep telefonu kullanmaya başladım atık. O olmasa biraz zor kullanırdım cep telefonu.. O varken kolay kolay eski askerlerin lafı geçmiyordu bana..
Ali abiye Burcu’yu anlatırdım arada bir.. Hakkında hayırlısı gardaşım derdi bana..
Kendisi de 1 yıllık evliydi.. Evlenmiş 6 ay sonra hanımını annesinin yanında bırakmış askere gelmiş.
Burcuyla her gün konuşuyorduk telefonda.
Nöbet tutmaya da başlamıştım artık. Tatil yerinde mayolu bikinili kızların arasında denizin yanında askerlik yapıyorduk. Burcu bazen soruyordu kıskanıyordu her zaman.
Burcu bu arada bizim eve annemi ziyarete gelmişti. Otobüsle gelip otobüsle gitti. Bu hareketi hem benim hem annemin çok hoşuma gitti.
Yavaş yavaş Burcu hakkındaki düşünelerim değişmeye başladı.
Takılacak veya vakit geçirilecek bir kız değildi.. Hareketleri davranışları artık onu gösteriyordu.
Mektuplaşmaya başladık. Adet yerini bulsun diye birbirimize mektup göndermek istedik. Bende o da fotoğraf gönderiyorduk birbirimize.
6 aylık asker oldum. Alt devrem geldi çoktan. Çarşı izinleri güzeldi. Askerlik iyiydi. Tatil dönemleri arasında kampta hiçbir misafir olmuyordu. Bu zamanlarda Bölük Komutanı sahilde vakit geçirmemize, gün boyu denize girmemize izin veriyordu.
Sahnede arkadaşlarla hem insanlara müzik yapıyor, hem kaynatıyorduk. Orkestramız tam kaynaktı. 2 tane roman vardı.. Biri klarnet biri Keman çalıyordu.. Sağlam müzisyenlerdi.. Solistler vardı.. Gitarcılar, Piyanistler ve Perküsyoncular vardı..
Arada bir dışarıdan bayan solist gelirdi.. Onun arkasında çalardık.
Burcu liseden mezun olmuş, Üniversite sınava girmiş, pek başarılı olamamıştı. Seneye tekrar şansını tekrar deneyecekti.. Arada bir köye gidiyor orada kalıyordu.
Bir gün annesi çantasında mektuplarımı ve fotoğraflarımı bulmuş.. Hepsini buruşturup geri yerine koymuş.
Burcu çok üzülmüştü. O çocuk kimse irtibatını kes demiş annesi. Burcu benden kopmak istemiyordu..
Ben de ondan..
Evde sıkıldığı için markette kasiyer olarak çalışmaya başladı. Yavaş yavaş güvenimi kazanıyordu. Benimle konuşmadan uyumazdı. Benim ona gösterdiğimden çok yakınlık gösteriyordu bana. Bazen ağlıyordu telefonda konuşurken.. Tutamıyordu kendini.. Beni özlediği için ağlıyormuş..
Bende kızıyordum ona ağladığı için.. Çünkü bazen ağladığında hiç çekilmiyordu..
Artık baya güvenmeye başladım ona. Benimle birlikte şafak sayıyordu.
Bazen ben kaç günüm kaldığını unutuyordum.. Şafağımı o hatırlatıyordu bana..
ilginç.. kalan günlerimi benden daha doğru hesaplıyordu.
Bu hareketleri çok hoşuma gidiyordu.
Evlilik hayalleri kurmaya başladık artık. Her gün bir hayal kuruyorduk.
Artık bağlanmıştım ona. Direkt kendimi adapte etmiştim. Sanki askerden sonra hemen evleneceğiz gibime geliyordu.
başlık yok! burası bom boş!