zorla gülümseyerek merhaba dedi. merhaba dedim. nereye gidiyorsun akşam akşam dedi. arkadaşla sahili turlayacaz biraz dedim. gene zorla bir gülücükle peki dedi. çıktım yola. inerken pakette kalan 2 dalımıda yaktım muammerin yanına indim. bir banka oturmuş çekirdek çitliyordu. hiç bir şey demeden oturdum yanına. şaşırdı biraz. ee anlat bakalım bi derdin var gibi senin dedi. anlattım her şeyi beyler. eylül'ü, özcan'ı, eylül'ü ne kadar sevdiğimi anlattım. onunda biraz canı sıkılmış olacak bu duruma cebinden telefonu çıkardı babasını aradı.
-baba ben bi kaç gün arkadaşımda kalacam merak etmeyin beni. dedi
ben de şaşırdım biraz kısık sesle napıyon olum? dedim
konuşmya devam etti babasıyla biraz zor oldu ama kabul ettiler.
sevindim ben de. kaç haftadır sıkıntıdan patlıyordum evde. iyi dedim hadi çıkalım o zaman. giderken bi tekel bayiye girdi peşinden ben de girdim.
-abi bi tane 35 lik dedi yandan 4 tanede bira aldı. ben istememiştim bunları ama itirazda etmedim. cebimden cüzdanı çıkarıyordum. şş sen bi dur amk dedi. aldık geçtik eve. dolapta kahvaltı için aldiğım beyaz peynir vardı onu böldüm, çerez falan derken kurduk sofrayı. baya dertleştik o gün. en son neyse kanka çokta içmeyeyim ben yarin iş var dedim. salona iyi kötü bi yatak serdim hiç sesini çıkarmadı geçti yattı. kanka kusura bakma biraz rahatsız olabilir yatak falan dedim, olsun kanka yanında olayım bi kaç gün dedi. çok iyi çocuktu lan muammer. döndüm ben de yatağa kafayı koyar koymaz uyudum. sabah alarmın sesiyle 8 de zar zor kalktım. etrafı falan toparladım. muammerde kalktı uykulu gözlerle "ne zaman gidiyon işe" dedi. daha var 2 de gidecem dedim. yatsana o zaman olum deli mi gibti dedi. ya uyuşuk olmayı hiç sevmiyorum falan dedim. yalan amk normalde osura osura uyurdum öğlene kadar ama eylül vardı.