+41
-2
*
eylül hiç bi şey demeden kapıya geldi.
önce postacının uzattığı kağıda imzasını attı sonra teşekkür ederek kapıyı kapattı.
zarf hala benim elimdeydi.
ne olduğunu tahmin ettiğim için hiç bi şey sormadım.
kızmalı mıydım kızmamalı mıydım onu bile bilmiyordum.
ben aslında her şeyi eylül'ün elinde öğreniyordum.
-ben.. anlatıcaktım sana ömer. dedi
-ne zaman eylül, üniversiteye gittiğinde mi. dedim
-hayır, hala gidip gitmemekte kararsızım, eğer gitmeyi düşünürsem başvuruları kaçırmış olmamak için sana sormadan başvurdum işte. dedi
-sormanı beklemiyordum ki eylül, keşke haber verseydin, ben postacının getirdiği zarftan öğrenmesiydim bunu. dedim üzülerek.
-yanıma gelir misin. diyerek ellerimden tuttu beni ve yanına oturttu eylül.
daha önce bunu hiç düşünmemiştim, ben planlarımı buna göre yapmamıştım.
ama belli ki eylül'ün çok daha başka planları vardı.
mevzu bahis eylül'ün geleceği olunca daha o hiç bir şey demeden hemen de kabullenmiştim.
-ne okuyacaksın peki. dedim
-hukuk, bıraktığım yerden devam edicem. dedi
-nasıl yani izmir'e mi gideceksin geri. dedim emre bininin orda olduğunu düşünmek bile istemeyerek.
-başka şansım yok ki ömer, 2 yıl okudum orda, eğer yeterli puanı alırsam daha önce aldığım dersleri saydırabiliyorum, kaldığım yerden devam edebiliyorum, sadece 2 yıl uzak kalıcaz. dedi
dile kolay ömre, Ömer'e zor 2 yıl.
"vay amk" dedim içimden.
-peki eylül, hakkımızda hayırlısı olsun. dedim
emre mevzusunu hiç açmadım kafam iyice bulanmasın diye.
önce sakin kafayla düşünmem lazımdı.
kız okumak istiyordu, buna karışamazdım.
aslında belki sevinmem gerekiyordu ama sevinemedim,
ona öyle bağlanmıştım ki bırak 2 yılı 2 gün bile zulümdü bana onsuz.
ama anlatamazdım, anlamazdı.
ona göre söylemesi kolay 2 yıldı.
-üzüldün sen? dedi
"tabi üzüldüm amk" dediysem de içimden.
-yoo, şaşırdım sadece. dedim
-sen de gel? dedi
-nereye. dedim
-izmir'e, üniversiteye, 2 yıllık bi bölüm yazarız, hem üniversite mezunu olmuş olursun fena mı? dedi
belki de ciddiydi ama o an düşündüğüm tek şey eylül'ün benle dalga geçtiğiydi.
güldüm.
-görürsem söylerim. dedim ve ayağa kalktım.
her ne kadar söylediklerini pek de ciddiye almasam da 1 an için düşündüm içimden.
ama imkansızdı bu dediği.
burda umut vardı,
ablama vermiş olduğum bi söz vardı,
börekçiden kazandığı parayla evi geçindirmesi, umut'a bakması imkansız olan bi eniştem vardı.
emrah vardı,
cemil usta vardı..
yapamazdım,
gidemezdim.
hem ben buraların çocuğuydum.
bu mahallede, bu sokaklarda büyüdüm, kavga ettim, dayak yedim, aşık oldum..
sadece bunları düşünmek bile üniversite muhabbetini aklımdan silmeme yetmişti.
Tümünü Göster