/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1276.
    +71 -2
    FiNAL 2

    Ayağa kalktım. Yiğit'in bıçağını aldım ve cebime koydum. Silahımı alıp. "Son kat beyler. Her şey bitecek birazdan hazır mısınız?" diye sordum. Hepsi kafasını salladı ve merdivenden çıkmaya başladık. Çıkar çıkmaz ateş etmeye başladılar 3 kişi yere yığıldı. 3 kişi kalmıştık. 9.Kat dümdüz bir yerdi sadece 1 kapı vardı. Saklanacak bir yerleri yoktu ama 1 kişiyi daha indirmişler 2 kişiye düşmüştük. Karşımızda ise sadece 2 kapı görevlisi kalmıştı. Hiç değişmeyen hep konseye hizmet eden o 2 kişi.

    Ateş etmeye devam ettik. M4 karabinanın mermisi bitti tabancamla devam ettim. En sonunda 1 kişi kaldılar yukarı yavaş yavaş çıkarken yanıma ki çocuk bir anda yere yığıldı dönüp onlardan kalan son kişiye de ateş ettim. Normal silahımın da mermisi bitmişti. Kapıya yaklaştım yavaş yavaş. Kapıyı açar açmaz alnımda buz gibi bir şey hissettim, evet silahtı. Kapıyı tam açmamıştım eğilip kapıyı kapattım ve silah yere düştü silahı almadan içeri girdim. Daha önce kafasını masaya vurduğum, beni ilk sorgulayan koruması kolunu tutmuş yerde yatıyordu Buğra'nın. Meralle göz göze geldik. Beni görünce şaşırmıştı. Buğra silahını çıkarmaya çalışıyordu. Elleri titriyordu. Direk buğraya yönelip üst üste yumruk atmaya başladım.

    Buğra koltuğuna yığıldı. Koltuğu ile birlikte yere fırlattım Buğrayı, koruması kalktı. Bir yumruk denedi eğilip üst üste saydırmaya başladım. Yere düştü koruması. Buğra ayağa kalkıp üstüme geldi yaşlıydı ve kavga etmeyi bilmiyordu bu sefer üst üste Buğraya vurdum masanın üstüne yığıldı Meral köşeye geçmiş oturmuş dehşetle izliyordu. Buğrayı bıraktım. Arkamı dönüp korumasına vuracakken koruması üst üste yumruk atmaya başladı bana yakasını tutup kafa attım. Yine yumruk atmaya başladım eğildi bir yumrukta o attı. Sırtımı duvara dayadım.

    Vurmaya devam edecekken dirseklerimle kendimi koruyup adamı ittim. 1-2 adım geri gitti. Üstüme hızla gelip vuracakken ben ona vurdum. Hızlı gelişinin de etkisiyle masaya yığıldı. Üstüne tüm ağırlığımı verip boğazını sıkmaya başladım. Garip sesler çıkarmaya başladı. Kızarmaya ve dilini dışarı çıkarmaya başladığı sırada sırtımda büyük bir acı ile kafamı kaldırdım. Kafamı çevirdiğimde Buğrayı gördüm. Korumasının boğazını bırakıp elimi sırtıma attığımda bıçağı hissettim. Bıçağı çekip bir kez daha soktu. Dönüp tüm gücümla kafa attım. Bıçağı sırtımdan çıkardım. Etrafı kırmızı görmeye başladım. Duvara doğru gittim. Elimi duvara attım. Kanlar içindeydi. Koruma bana doğru geliyordu. Elimden bıçağı alıp masanın üstüne koydu. Buğra attığım kafanın etkisiyle yere yığılmış duruyordu. Korumaya karşılık vermeye çalışsam bile veremedim. Boğazıma yapıştı ve sıkmaya başladı artık yavaş yavaş gözlerim kararmaya başlarken bir ses çıktı gözümü açtığımda koruma üstüme yığıldı. Meral'i gördüm bıçağı almış korumanın ensesine saplamıştı. "Çabuk ilteriş kalk." diye elimi tuttu. Zorda olsa ayağa kalktım. Buğra'da ayağa kalkmıştı. "ilteriş sen benim her şeyimi aldın, çocuğumu öldürdün. Şimdi de otelimi mahvettin diye üstüme geldi. Yumruk atmaya çalıştı. Meral'i köşeye itip bir yumruk attım yere düştü.

    Kendimi Buğra'nın üstüne bıraktım ve Yiğit'in bıçağını çıkardım. Boğazına dayadım. "Karımdan çocuğumdan ne istedin? Beni niye öldürmedin?" diye sordum sesim çıkmıyordu artık. "Seni niye öldüreyim ki sen zaten öldün. Onları öyle görünce neler hissettin ilteriş. Hep düşünüp durdum. Bu çocuk senada ne buldu diye, bulduğun şeyi onları öldürürken anladım ilteriş, köpek gibi yalvarıyordu karın. ilk koştuğu yer çocuk odası oldu. Çocuğunu kurtarmak istedi. Yalvardı ayaklarıma kapandı. Lütfen çocuğumu öldürme diye ağlıyordu işte o zaman anladım ne bulduğunu." dedi. Gözümden yaşların süzüldüğünü hissettim. Yiğitin bıçağını kaldırıp üst üste Buğra'nın yüzüne saplamaya başladım. "Ulan huur çocuğu nolursun çabuk ölme yaşa bu acıyı." diye bağırıyordum. Bıçağı yüzünün farklı yerlerine her sokuşumda bağırıyordu. "Ölme hisset acıyı, ölme huur çocuğu." diye bağırıyordum. Bir zaman sonra sustu ama ben durmuyordum. Meral ise hiçbir şey söylemiyordu durmadan sokuyordum bıçağı yüzüne. "ilteriş dur." dedi Meral. Söylediklerini hatırlıyordum durmadan saplıyordum bıçağı yüzüne sonra çekiyordum. O sırada siren sesini duydum.

    Meral bana baktı. "Meral." dedim. "ilteriş hadi burdan çıkmamız lazım." dedi. "Meral." dedim. Bana baktı. "Beni bırak. Otoparka in. Tüm arabalar çalışıyor. Git." dedim. Kolumdan tutup beni kaldırdı ve kolumun altına girdi. "Hadi ilteriş dayan sen güçlüsün dayan." dedi. Tüm gücümü veriyordum. 8.Kata inip asansöre bindik. Otoparka indik. bmw'nin önüne geldiğimizde gülümsedim. "Beni buraya bununla getirdiler." dedim. "Ben araba kullanmayı unuttum. Bilmiyorum ilteriş." dedi. Şöför koltuğuna geçtim. Yanıma Meral geçti. Arabayı çalıştırdım ve sürmeye başladım. Otoparktan çıktıktan sonra normal yola girdim o sırada aynaya baktım polisler yeni gelmişti otelin önüne sürmeye başladım. Biraz vakit geçtikten sakin bir yere geldikten sonra arabayı durdurdum.

    "Git Meral." dedim. "Nereye gideyim." dedi. "Polise git, ailene ne olduğunu anlat. Benim ismimi vererek. Suçluları tek tek söyleyerek gördüğün işkenceleri her şeyi anlat." dedim. "Ama ilteriş sen iyi değilsin." dedi. "iyiyim, iyiyim Meral, git. Çocuğunu öldürenleri anlat." dedim. Bana sarıldı. "O gün yapmak istemediğin gözlerinden belliydi ilteriş. Kendine iyi bak." dedi ve arabadan inip koşmaya başladı arkasıdnan güldüm.

    Arabayı sürmeye devam ettim ve mezarlığa gelince durdum. Yavaş yavaş Oğlumun, karımın ve Mert'in mezarına doğru yürümeye başladım. Ellerim, gömleğim kan içindeydi. Mert'in mezarına gittim önce. "Affet beni abi, her şey için affet. Kızını kaçırdığım için, onu koruyamadığım için. Seni koruyamadığım için. Torununu koruyamadığım için affet." dedim. Zorlanarak ayağa kalktım ve oğlumun mezarına gittim. "Oğlum, Mert'im. Aslanım. Mavim benim. Affet beni, koruyamadım, engel olamadım bu işlerden zarar görmene. Nolursun affet. Diğer çocuklar gibi farklı bir yaşantın olmadığı için çocukluğunu hayatını yaşayamadığın için affet beni oğlum." dedim ve Sena'nın mezarına geçtim. "Sena, hayatımda ki en önemli insan." dedim ve güldüm. "Sen benim her şeyimsin hala, hiçbir şey değişmedi ama sende beni affet. O gün arabada seni bırakıp gitseydim ne sen ne de oğlumuz ölecekti. Affet beni, neden Yiğitle evlendiğini, neden hiç sorgulamadığını şimdi anlıyorum. Affet beni. Belki intikdıbınızı aldım ama yine de affet. Aslında hayallerimize ulaştık. Mavi giyinen bir oğlumuz, güzel bir evimiz oldu. Normale döndük. Tek istediğimiz şey bu değil miydi? Evlendik. Seni seviyordum Senam, seni çok seviyorum." dedim ve mezar taşına bir öpücük kondurdum ağlamaya başladım. Çok geçmeden gözlerim kararmaya başladı.

    Hikaye bitti beyler okuduğunu için teşekkür ederim.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Duygulandım
      ···
   tümünü göster