+40
-1
*
benim sarı şahine atmalım.
canını alırcasına bastım gaza.
arabada falan gözüm yoktu ama ilk defa "ulan ne vardı altımda güçlü bir araba olsaydı" diye geçirdim içimden.
kadıköy'e gittiğimde neyle karşılacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu.
öyle körü körüne bastım gaza.
140-150 allah ne verdiyse gidiyordum zaten boş olan yolda.
yaklaşık 1 saat sonra vardım kadıköy'e..
meydana gelince aradım eylül'ü, sahil tarafında olduğunu söyleyip tarif etti yerini.
eylül'ü bulmam zor olmadı.
kaldırımda tek başına bekliyordu beni.
arabayı tanıyınca hızlı adımlarla yaklaştı bana doğru.
direk indim arabadan,
önce sarıldım eylül'e,
sonra yüzünü avuçlarım arasına aldım.
-iyi misin. dedim
-emrah iyi mi. dedi soruma soruyla karşılık verip.
-iyi merak etme, ya sen. dedim
-ben iyiyim ömer, artık daha iyiyim. dedi
-nerde o huur çocuğu. dedim sinirle etrafıma bakınıp.
-gitti ömer, bi daha dönmemek üzere gitti, uzaklara gitti, izmir'e gitti. dedi
sorgusuz sualsiz eylül'e inanıp yaşanan her şeye rağmen içten içe bi rahatlama hissetmiştim.
belki emrah'ın intikdıbını alamayacaktık, belki o huur çocuğuna bu yaptığının hesabını soramayacaktık ama eylül hepimize unutturacaktı yaşananları.
ve o gün bana bir söz verdi eylül.
-emre'nin adını bile bir daha duymayacaksın bir daha, sana söz, şeref sözü veriyorum. dedi
bir an bile şüphe etmeden inandım ona.
bi kaç defa neler konuştuklarını, neler yaptıklarını, neden buraya geldiklerini sormaya çalıştıysam da eylül bir daha emre defterini açmamaya yemin ettiği için benim de okumama izin vermedi.
sadece 1 kaç defa bahsi geçti bu mevzunun aramızda.
o gece tam olarak neler konuşulduğunu hiç bir zaman bilmedim.
sadece yaşanan olaylardan, eylül'ün sözlerinden ve haretlerinden anladığım kadarıyla
emre'nin bu hareketi eylül'ün benle olmasını sindirememesinden kaynaklanıyordu,
kuyruk acısıyla bana saldırmaya çalışmış, beni bulamayınca haklarını kendilerine posta koyan emrah'tan yana kullanmışlardı,
ondan sonra belki de geçmişte kendileri için özel olan bu yere gelip son şansını denedi emre ama olmadı, çünkü eylül'ün gönlü artık bendeydi.
emre, eylül'ün dönmeyeceğini artık anladığı için çekip gitmişti artık buralardan.
gamze bi süre konuşmadı eylül'le.
olanlardan tamamen eylül'ü sorumlu tutuyor, emrah'ın dayak yemesini hazmedemiyordu.
emrah her ne kadar arayı bulmaya çalışsa da gamze de en az emrah kadar inatçıydı.
tam da birbirlerini bulmuşlardı.
cemil usta emrah'ı başta öyle görünce köpürse de sahilde sarhoşların kavgasını ayırırken arada kaldığımız söyledik.
yemedi ama yemiş gibi yaptı cemil usta.
belki o da sonra gerçeği öğrendi ve emre bini zaten çoktan gittiği için üstelemedi.
aradan geçen süre zarfında zamanla düzeldi aramız.
gamze eylül'den eylül'de gamze'den özür diledi.
ve daha sık görüşmeye birbirimize daha çok bağlanmaya başladık.
gamze ve eylül çok defa emrah ve beni ekip dışarıya çıktılar,
aynı şekilde emrah ve ben çok gece kayığa içmeye sadece ikimiz gittik.
her gittiğimizde de çapkın ali'ye kayık kirasını bırakmayı da unutmadık.
güzel günler geçiyor, umut hastane borcu ile beraber her geçen gün büyüyordu.
Tümünü Göster