Sana başka bir başlıkta cevap yazmıştım. Görmedin sanırım. Bir de buraya atayım.

işin tuhaf yanı da ne biliyor musun ? Tırtılın kozasını gerçek dünya sanması. Kelebek olum hakikate kanat çırpmak varken, kaynar kazanı boylamak bir tırtıl için hazin bir son olsa gerek. Sen de bu tırtıldan farksızsın. ister inan ister inanma ! Bak burayı tekrar oku. ister inan ister inanma, kendi hayal dünyanda yaşıyorsun. Görüyorum, duyuyorum, dokunuyorum dediğin her şey beyninin içindeki holografik bir olay. Altını çizerek söylüyorum, beş duyu kanalınla bloke olmuş bir şekilde yaşıyorsun. Sesime kulak ver. Ben sana martaval okumuyorum. Ben sana masal anlatmıyorum. Ben sana kuran da böyle yazıyor kuran a inan gibi bir çelişkiyle de gelmiyorum. Ben sana evrensel realitelerden bahsediyorum. Eğer bilime biraz olsun önem veriyorsan benim dediklerimi kale almak zorundasın. Araştırmak zorundasın. Kendin için. Sen farkında ol veya olma. Beynin her an her saniye dalgasal bir yapı üretmekte. Beslendiğin şeyler vücutta bioenerjiye dönüştürülerek beynin hizmetine sunulmakta. Bu enerjiyle beyin hem o dalgasal yapıyı oluşturmalta hem de bir feedback gibi kendi varlığını devam ettirmekte. Hiçbir şey vardan yok olmaz ilkesi gereğince bu yapı senin ölüm ötesi bedenin olacak. Hologramların her an devam edecek. Ölümle beraber beş duyun devre dışı kalacağı için, bu dünyada ne aldıysan o seninle olacak ! Daha ne diyeyim ben artık ya. Rüya içinde rüya oluşturup fikri beynine aşılayamam ya holywood filmleri gibi. Başlığı açan arkadaşım sana gelince, körlerin sana renkleri tarif etmesine izin verme. Bu kişinin kendi yaşayacağı bir süreçtir. Bu yolda yanına alacağın en değerli hazinen aklın ve yüreğin olacaktır.