Bu arada Benjamin, Eda, Amcamın karısı ve onun kızı Türkçe konuşmayı bilmiyordu. ingilizcem biraz iyi olduğu için kıt kanaat konuşur derdimizi anlatabilicek kadar muhabbetle keyiflenip eğlenebiliyorduk. Neyse bir yaz akşamıydı Benjamini yanıma alıp sahil turu atmaya başladık. Daha sonra langırt oynamayı teklif etti bende kabul ettim. Eğlenceli geçiyordu langırt. Beni ayak üstü hardcore bir biçimde gibip atıyordu ama yine de eğlenebiliyordum. Langırt muhabbetimize 1 çocuk daha eklendi ismi "Onur"du. Onur ingilizce bilmiyordu fakat ben translate görevi görüyor muhabbete köprü oluyordum. Zamanımız çok ama çok iyi geçmeye başlamıştı. Benjaminin Türkçesi olmadığı için konuşmaya çalıştığı sıralarda çok büyük bir sempati kazanıyor etrafta ki insanlar ona ayrı bir gözle bakıyordu. Bu nasıl yokluksa dıbına koyim. Ama tabi Onurla bizim de işimize geliyordu sonuçta kızları çekebiliyordu. Neyse gel zaman git zaman yine sahilde akşam vakti oturmuş biralarımızı yudumlayıp muhabbetimizi ederken yan taraftan bir kız sesi geldi lan kızzz. Beyler amlı birisi bize bir soru sormuştu.
+Pardon bu şezlong boş mu alabilir miyiz?
-Tabi alabilirsiniz boş, dedim.
Şezlongu çekip hemen yan tarafımıza 3 kız daha oturdu beyler 3v3'dük. Fakat Onur bizden yaşça büyüktü ve 2si kafadan elenmişti çünkü o kızlar bizimdi. Geriye tek seçenek kalıyordu fakat o kızda şişkonun tekiydi Onur böyle adaletin izzet-i ikramın-ı gibeyim diyerek kaderine boyun eğdi ve o kızı pas geçti. Biz Benjaminle birbirimize baktık ve en güzel kızı kapma savaşına girmiştik