-
26.
+3çaylar geldi. neden diye sordu aysel. ne neden manasında baktım iki şeker attım karıştırdım çayı. +neden kavga ettiniz sebebi neydi? ben mi?
-başka ne olacak güzelim, ben ki sevdiğimi söylemişim sağda solda yanlış yaptı lavuk cezasını da kestik.
+bana neden söylemedin dedi.
-ben öyle afilli kelimeler bilmem söyledim mi direk söylemem gerek zamanını bekliyodum.
+ee geldi mi zamanı.
-ben seni seviyorum aysel.
+ama ben seni sevmiyorum. sırf sen beni seviyosun diye ben kimseyle birlikte olamıycam mı? ne sanıyosun sen kendini? mahallede tarzın var diye tav mı olucam sana. üstelik o tarz senin bile değil jilet abi'nin.
o sıcacık çay birden buz kesti, yağmur başladı ferdi tayfur söylemeye başladı. kalktı gitti aysel. öyle bi gidişi vardı ki o bile güzeldi. biraz oturduktan sonra ben de çıktım ardından. ulan kayboldum o kalabalıkta. kendimi aradım koskaca istiklal de. semtin yolunu tuttum ağır ağır gidiyorum. 1-2 saat oldu sigaraya başlayalı 1-2 saatte hiç ettim bütün paketi. kafam bozuk kafam savaş meydanı. girdim kahveye selam verdim geçtim ocağa demliklerin hepsini boşalttım. baban napıyosun lan dedi. sıfırdan başlıyorum baba dedim. yeniden demledim çayları. jilet geldi, masasına oturdu. çay istedi.
-bekle dedim 15 dk sonra taze çay çıkacak.
+sen gel o zaman, dedi. çay olana kadar muhabbet edelim.
-işim var abi dedim.
+oğlum çay yoksa iş'te yok. gel diyosam gel.
- işim var dedim abi.
jilet manalı manalı baktı yüzüme olacakları anlamış gibiydi.
başlık yok! burası bom boş!