/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 251.
    +1
    hatırlarsanız bir gün kübrayla konuşurken kübra sormuştu neden bütün bunlar ? gerçekten ciks mi mesele falan diye. bende demiştim bunu size şimdi anlatmıycam. ama sonra anlatıcam. ve bana eskisi gibi bakamayacaksınız artık diye. ve sonra hikayeyi bitiricem demiştim. şimdi o evredeyiz beyler. son bölüm. başlangıç bölümü. herşey nasıl başladı. ben nasıl playboy oldum. ben nasıl bu yola girdim. ve ben nasıl bu kadar öfkeli bu kadar kızgın bi şekilde bütün kızlardan intikam alırcasına daldım içlerine. bütün bunlar yıllar önce başladı. bende hepiniz gibi masumane bi çocuktum. içimde hiçbir kötülük yoktu. bende ergenlik atlattım. bende ilkokul okudum. ve bende ilk aşk dediğimiz o unutulmaz aşkı yaşadım. ilkokuldayken, sekizinci sınıftayken daha doğrusu bizim bi alt sınıftan bi kız vardı. bu kızı okula gelir giderken sürekli görürdüm. kapıda falan rastlaşırdık. ben o zamanlarda müzikle falan ilgiliydim. hocalarım bana türkü falan söylettirirdi derslerde. yıl sonu müsamerelerinde falan filan. vardır ya okulun yetenekli çocukları. her yerden çıkarlar. bende aynı öyle. nerde bizim okulun ismi geçiyosa mutlaka benim bi sahnem vardı orda. o yüzden herkes beni tanır bilir hayranlıkla takip ederdi. güzel söylerdim şimdi Allah var. ama hiç bi zaman zütü kalkıklık etmedim. havalara girmedim. küçük çocuk olarak girmem normal karşılanabilirdi ama girmedim. aksine daha da mütevazi daha da ezik bi halim vardı. böyle sürekli saolun abi saolun abi teşekkür ederim yok abi iyi söyleyemiyom ki abi falan yapardım herkese. herneyse bu kızı görürdüm ben. ve uzaktan uzaktan seyrederdim. o zamanlar aşk denen mefhumun ne olduğundan bi haber olduğum için sadece seyretmenin güzel olduğunu bilirdim. ne kadar güzel bişey seyretmek derdim. onu seyretmek ne kadar güzel. beden dersinde herkes top oynar ben onların sınıfın camlarının altında beklerdim. belki cam kenarında otururdu. görebilirdim. seyrederdim ders boyu. kımıldamadan. ona bakardım. tenefüslerde ilk ben çıkar en son ben girerdim. sırf onu daha fazla seyredebilmek için. seyretmekti benim zevkim. konuşmayı hiç düşünmedim. sonra bizim bin arkadaşlardan bazıları kanıma girdi. oolum sen neyi seyrediyon lan falan filan diye. mesele ortaya çıktı. ben it gibi utandım tabi neyinden utanıyosam. sanki gizli bi ayıbım ortaya çıkmış gibi utandım sıkıldım. saklamaya çalıştım. bunlar bana anlattılar. işte şöyledir böyledir aşk böyledir. konuşursun elini tutarsın. zütürürsün gezersin. gizli yaparsın herşeyi falan diye. ben her cümlede daha da sıkıldım. ve her cümle daha da fazla aşık etti. ve ben o andan sonra anladım ki onu seyretmek değil onu sevmek güzeldi. onu seyretmeyi güzel yapan şey kalbimde ona olan sevgiydi. sonra o bizim okuldan gitti. bi sınav vardı. lise için. ona girdik hepimiz. ve o burslu bi yeri kazandı. il dışındaydı. oraya gitti. ben tabi hiç konuşamadım onunla. nereye gittiğini hocalardan öğrendim. arkadaşlarından sordum. gizlice sevdim. söyleyemedim hiç. daha sonra sınav puanımı falan yükseltmek istedim. bende onun gittiği yere gideyim dedim. ama olmadı. yapamadım. bi kere giriliyodu sınava. ve ben ankaraya gitmek zorundaydım. üniversite sınavı gibi değildi. o başka bi yerdeydi. ismini yazıpta hikayeye her girdiğimde tribe girmek istemiyorum. o şehrin ismini ne zaman görsem içim bunalıyo. içim kararıyo. neyse. lise boyunca hiçbir kızla çıkmadım. hiçbir kıza da sevgili gözüyle bakmadım. devamlı onu bekledim. aklımda o vardı. yıllar boyunca. izini sürdüm. lisede çevredeki işlerde çalışarak paramı kazanmayı bildim. benim gerçi bütün hayatım boyunca para olayında sıkıntım olmadı. sürekli bi şekilde kazandım parayı. lisede de bi ara büfede çalışıyodum. öyle param vardı. bi ara sayım yapıyodum marketlerde öyle param vardı. bi ara garsonluk yapıyodum öyle param vardı falan derken bi yığın işte çalıştım işte. param vardı her zaman her türlü. neyse onun olduğu şehre gittim. okula gittim. sordum soruşturdum. amacım bir kez daha görmekti onu. ama ben geldim seni görmeye diye çıkamazdım karşısına. diyemezdimde zaten. sadece uzaktan seyretmekti. tabi sapık gibi günlerce takip edip arkasında ağaçların falan arkasına gizlenerekte yapamazdm bunu. o ara bunun bi kafede çalıştığını öğrendim. kafede fal bakıyomuş insanlara. ve bayada ün yapmış orda. wie'nin mekanı diye mekanı var. bilmiyorum duyan bilen varmı ama wie diyolardı. bende o gün bugündür ona wie diye seslenirim zaten. kafeye gittim. ama nasıl heycanlıyım. ne kadar zaman sonra ilk defa onu görcektim. cebimde artık o ara hangi işte çalışıyosam onda kazandığım üç beş kuruş para var. ve büyük ihtimal nerdeyse yarıdan çoğunu ona vericem. kalanını bilet parası yapacaktım. ama umrumda değildi. onu görmek yetecekti bana. o kadar gün sonra onu görmek benim için dünyalara bedeldi. odası vardı bi tane kafenin içinde. daha doğrusu köşesi vardı. böyle büyük kemerli bi kapı vardı orda. kapı yoktuda kemer vardı. kemerden aşağıya sarkan bu ahşap boncuklar varya. ismi ne onların bilmiyorum. onlardan vardı. ordan geçip bunun masasının önüne geliyodunuz. bi masa iki tabure vardı. karşısına oturuyodunuz. elinizi avuçlarına alıp el falınıza bakıyodu. ücretinizi verip gibtir olup gidiyodunuz. bu zaten öyle bişeyden anladığı yokta adamlarla sohbet muhabbet ediyo girişte çaktırmadan. sonra adamın söylediklerine göre sallıyo bişeyler. adamda vaaay amuğa goyum diyip inanıyo işte buna. vardı öyle kokoşlar. benim gibi devamlı müşterileri. her hafta geliyolardı buna. soyulup gidiyolardı. iyi para yapıyodu amk. neyse. baya bekledikten sonra içeri girdim. bunu orda gördüm kahvesini içerken. öylesine güzel öylesine narindi ki gene. anlatamam. ilk günki güzelliğinden zerre bişey kaybetmediği gibi , aşırı derecede güzelleşmişti. ben günden güne çirkinleşiyodum halbuki. o güzelleşiyodu. çok harika bı kızdı bana göre. kusursuzdu. gerçekten hayatımı adayacağım bi kadındı. tüm yönleriyle. öyle bakıyodum en azından o dönemler. karşısına oturdum. hoşgeldiniz dedi. hoşbulduk dedim. nasılsınız falan dedi. iyiyim seni sormalı dedim. bende iyiyim. okuyomusun çalışıyomusun dedi. hem okuyorum hem çalışıyorum dedim. tabi tamamen bi sarhoşlukta söylüyorum bunu. biliyosunuz anlatmıştım daha önce. aşırı heycan yaptığım dakikalarda bende bi ölüm soğuk kanlılığı oluyoki sormayın. amk heycandan altıma sıçıyorum ama dışardan bakıldığında sanki her gün her saat yaptığım bi işi yapıyorum. o derece rahat görünüyorum. neyse muhabbete devam ettik. kızlardan sordu. birisin iseviyorum dedim. günlerdir seviyorum haftalardır. ama hiç sevdiğimi söyleyemedim. belkide elini tutmadan , gözlerine bakmadan ölüp gidicem. ama uzaktan uzağa seyrediyorum şimdilik. o bile çok memnun ediyo beni dedim. tabi bu esnada kendisinden bahsettiğimden zerre kadar haberi yok.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster