/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 8276.
    +43
    *
    -o serumlar geldi ama malesef yapılan testlerde bazı uyuşmazlıklara rastladık. dedi
    -yani? dedim
    -yani, bebeğin hayatta kalması için bu seruma ihtiyacı var ama malesef bağışıklık sistemi serumu tepki veriyor. dedi
    -ne olacak peki. dedim hüzünle.
    -bebekten bazı kan örnekleri aldık ve amerikaya gönderdik, orda yapılan testlere göre bebeğe özel olarak serum üretilmesi gerekmekte. dedi
    -ne gerekiyorsa yapalım doktor bey. dedim
    -bu biraz maliyetli olacak ama. dedi
    -geldiğimiz gün yapılan bütün işlemleri kabul ettiğimize, ödemeleri onayladığımıza dair bi kağıt imzalamıştık zaten, o yetmiyor mu. dedim
    -yanlış anlamayın ama bu sizi biraz aşabilir, o yüzden sözle de onayınızı almak istedim. dedi doktor
    -ne kadar aşar doktor bey, rakam verir misiniz. dedim
    -sadece serum 20 bin dolar. dedi
    -sadece derken? dahası da mı var. dedim
    -şimdilik yok ama olabilir. dedi
    umut'un hastaneden çıkmasına en az 1 ay daha vardı,
    olsa dünyaları sererdim önüne hiç acımazdı içim ama olmayınca çok zordu,
    daha şimdiden ufak bir kerat cetveliyle hastane hesabı 60 bin tl'yi geçmişti.
    -ne olursa olsun, umut yaşasın doktor bey. dedim
    -bu onaylıyorsunuz anldıbına geliyor değil mi. dedi
    -onaylıyorum. dedim
    umut'un yaşayacağı umuduyla da olsa 60 bin tl şimdiden ağır gelmeye başlamıştı bana.
    canım sıkılmıştı ama bulunacaktı bir yol.
    eniştemin 6 bin tl bile zor çıkartacağını bildiğim için bu muhabbetin lafını bile açmadım ona.
    kredi desen hangi banka bize kredi verirdi ki.
    tek çare taksiyi satmaktı.
    sağdan soldan duyduğum kadarıyla 100 bin tl kadar ediyordu bizim orda taksi plakası.
    yapacak bi şey yoktu.
    önce cemil otoya gititm bizimkileri görmek için.
    her zamanki gibi ikisi de uğraşıyorlardı bi şeylerle.
    bu sefer gamze de vardı yanlarında, belli ki yine evde sıkılmıştı.
    beni görünce işi gücü bırakıp dışardaki taburelerin oraya geldi hepsi.
    selamlaştıktan sonra oturduk.
    semaverde su olmadığı için çayları diyafondan söyledik,
    ve ilginçtir ki çayları emrah söylemiş olmasına rağmen araya oralet karıştırmamıştı.
    çaylar geldi,
    hoş beş sohbet muhabbet derken canımın sıkkın olduğunu anlayan cemil usta daha fazla dayanamayıp.
    -neyin var evlat. dedi
    "60 bin liram yok" demek istesem de sustum önce, "yok bi şey usta" diyerek geçiştirmeye çalışsam da daha fazla kaçamadım ve doktorun yanından geldiğimi ve doktorun anlattıklarını anlattım onlara. benim kadar üzülmemişlerdi.
    -ben hallettim oğlum, sıkma canını sen. dedi direk cemil usta.
    ama yalan söylediği her halinden belliydi.
    -nasıl hallettin usta. dedim
    -istedim bi arkadaştan işte, varmış ki 60 bin lirası, "veririm" dedi, uzatma işte. dedi cemil usta.
    hastane borcunun 60 bin tl olduğunu cemil ustaya yeni söylemiştim ama o pot kırarak zaten bunu önceden biliyormuş gibi güyya arkadaşından 60 bin tl borç istemişti.
    -usta yalan söylüyorsun. dedim açık acık.
    -sen ustana karşı mı geliyorsun diyerek sinirlendi, ayağa kalktı ve içeri geçti.
    aslında içeri geçmesinin sebebi sinirlenmesi değil yalan söylediğini anladığımdan dolayı utanmasıydı.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster