-
8276.
+53*Tümünü Göster
önce anlamamış olsam da kısa süre sonra düştü jeton.
eylül'e aldığım börek bile artık kendime gelmeye başladığımın sinyallerini veriyordu.
ve aynen eylül'ün dediği gibi olmuştu,
ablamla birlikte ben de ölmüş, çok acılar çekmiş ama dostlarım sayesinde yeniden doğmuştum.
ama bu sefer çok daha farklı bir ömer olacaktım.
artık çok daha güçlüydüm mesela,
kolay kolay yıkamazdı artık hiç bir şey,
ama malesef değişen şeyler sadece bunlar değildi,
içimde yanan ve büyüyen bir intikam ateşi vardı hala, sadece doğru zamanı bekliyordum.
etrafımdaki kimseye bahsetmedim olanlardan.
eniştem, cemil usta ve emrah biliyordu tam olarak gerçeği.
cemil usta ben istemesem de her yere haber salmıştı,
herifi bulmamamız neredeyse imkansızdı ama 40 küsür gündür hiç bir yerden gelmemişti haber.
ama ablama verdiğim sözden sonra bir söz de kendime vermiştim beyler,
o huur çocuklarını bulmadan ölmeyecektim.
düşünecelere dalmışken birden eylül'ün hala camda beklediğini gördüm ve gülümseyerek baktım ona.
o da kısa bir süre daha beni izledikten sonra kıskandım mı naptım artık bilmiyorum
"gir kız içeri" gibi bi hareket yaptım kafamla.
ufaktan nazlanarak "aman bee" der gibi trip atarak girdi içeri eylül.
geçirdiğim bu dönemde sağdan soldan aldığım borçları ödemek için çalışmak gerekiyordu.
öyle de yaptım.
durağın çalan 2. telefonunda müşteriye çıktım.
uzun mesafeydi, cebim azcık para gördü, dönerken şansıma 1 müşteri daha yakaladım,
onu da gideceği yere bıraktım.
öyle böyle derken öğleni etmiştim.
umut'u görme vaktim gelmişti.
doğru acıbadem'e sürdüm arabayı.
hastanenin otoparkına park ettim ve indim arabadan.
hastane hastane değil otel gibiydi amk,
buraya 1 ay kadardır her gün gelmeme rağmen hala alışamamıştım.
bizim ufaklığın olduğu bölüme çıktım.
hemşireler artık bizi bildiği için hiç sormadan elimi kolumu sallaya sallaya camlı bölmeye geçiyor,
camın arkasından bizim ufaklıkla konuşuyor,
onu uyumazken yakaladığım zaman seviniyordum.
gerçi uyumuyorken bile gözleri hep kapalı oluyordu ama olsun hareket etmesi ve hayatta olduğunu bilmek mutlu ediyordu beni.
bi süre kaldıktan sonra cemil usta misali "görüşürüz evlat" diyerek çıktım odadan.
tam asansöre doğru yönelmiştim ki uzaktan el ederek "ömer bey" diyen doktoru gördüm.
devlet hastanesindeki "taksici ömer", acıbadem'de "ömer bey" olmuştu.
aslında bu bile bizi ne biçim gibeceklerinin sinyallerini veriyordu.
ben de doktora doğru yürüdüm ve ortada buluştuk.
-buyrun doktor bey. dedim
-ömer bey yeni bi durum gelişti. dedi
-ters bi şey mi var. diye panik oldum bir an.
-vardı, ama atlattık. dedi
-ne oldu doktor bey. dedim merakla.
-odama geçebilir miyiz. dedi
-peki. dedim ve yürümeye başladık.
az ilerdeki odasına geçtik ve oturduk,
ben tekrar sormadan anlatmaya başladı.
-size 7. aydan sonra amerikadan serum getirtmemiz gerektiğini söylemiştim. dedi doktor.
-evet? dedim.
başlık yok! burası bom boş!