+41
*
televizyon izliyordu yayılmış, selamımı alıp doğruldu.
-hayırdır? diye sordu.
-uyku tutmadı ya, öyle geçiyordum kim var kim yok bi uğrayayım, bi selam vereyim dedim. dedim
-iyi yaptın, akşamdan beri 2 defa çıktım ben de, bugün ölü, müşteri yok. dedi
-hadi ya. diyerek üzüldüm.
ama üzüntümün asıl sebebi o, duraktan çıkmadan benim eylül'ün yanına gidemeyecek olmamdan kaynaklanıyordu. çaresizce telefonun çalmasını bekliyordum eleman duraktan çıksın diye.
eylül'den mesaj geldi "nerde kaldın" diye.
durumu özetleyen bir mesaj attım eylül'e.
"tamam bekliyorum" diye cevap verdi. aradan 10 dk kadar geçmişti ki durağın telefonu çaldı.
eleman telefonu açtı, adresi kağıda yazdı.
"ohh be" diye sevindim belli etmeden.
-sen burda mısın. dedi eleman.
-yok yok, kitle kapıyı, ben dolanırım azcık. dedim onla beraber dışarı çıkıp.
eleman arabaya bindi ve gitti. o gider gitmez karşı binaya koştum.
aşağı kapı kitliydi, zile bastım. kapı açıldı. koşar adımlarla yukarı çıktım.
evin kapısı açıktı. eylül içerde beni bekliyordu.
kapıda beni görünce sanki günlerdir görüşmüyormuşuz gibi sarıldı bana.
kapıyı ayağımla kapatarak o çok sevdiğim kokusunu çektim içime boynundan.
ufak bir öpücük kondurdum dudaklarına, ama allahtan bu sefer uzatmamıştık, içeri geçtik.
-çok geç kaldın. dedi
-anca gitti bizimki. dedim
pis pis baktı eylül.
-taksiyi sen çağırmadın di mi. dedim emin olamayarak.
-ama napiyim gelemiyordun. dedi dudaklarını büzerek.
istediği kadar şebeklik yapsın, bizim elemanı istediğim kadar sevmiyim bir taksici olarak harbiden üzülmüş, eylül'e o an bi şey diyemesem de içten içe kızmıştım amk.
koltuğa oturduk, hala sarılıyorduk birbirimize.
hafiften sarhoş ve başbaşaydık. aklıma olası durumların gelmesi bile germişti beni.
televizyon sehpasının altında VCD gibi bi şey vardı.
ikimizin de uyumaya niyeti olmadığını anlayınca
-film izleyelim mi. dedim
önce garipseyerek baksa da sonra
-olur. dedi
eylül'den önce ayaklanarak VCD'nin yanındaki CD çantasını açtım.
-var mı istediğin bi film. dedim
-ben hepsini izledim zaten, sen seç. dedi
baktığım CD'lerin üzerlerinde siyah kalemle filmlerin isimleri yazılmıştı.
hiç biri tanıdık gelmiyordu bana ve de hiç birinin ismini de beğenmemiştim.
en sonda ismi yazmayan bir CD buldum en arkada.
ismi de süpriz olsun diyerekten onu taktım VCD'ye.
sonra da televizyondan AV'ı açtım. önce siyah bi ekran geldi.
yerime oturduğumda görüntü gelmişti ekrana.
film çok garip başlamıştı.
1 kız 1 erkek çocuk bahçede koşturuyorlardı. Arkalarında da muhtemelen anneleri olan kadın çocukları kovalıyordu.
Eylül muhtemelen filmi kapatmak için bir an için yerinden kalkmaya yeltense de çok merak etmiştim,
-dur 1 dk. diyip elinden tuttum eylül'ün.
kamera bir an beşikte yatan erkek bebeği çekti ve sonra,
-eylül, gel bak ali uyandı. diye seslendi kamerayı tutan adam.
tek bir cümle "sen nasıl bir filmin içindesin ömer" dedirtmeye yetmişti bana...
Tümünü Göster