+8
Var oluşun hikayesi ölüm , yaşamın , boşluğun , kirli işlerin hikayesi
Saat sabahın beşi yine her günkü gibi alarmın acı bağrışlarıyla uyandım. uykulu gözlerle yataktan doğruldum yüzümü yıkadıktan sonra hayatta en sevdiğim şey olan kahve makinemi sade kavhe için hazırladım hergün yaptığım sistemin bana diretmesi olan işime gitmeden önce tabiki de sabah koşumu yapmalıydım sitenin yanında ki koşu parkuruna çıktığım da saat 5.30 olmuştu bile koşuma başladığım da ciğerlerimin tekrar açıldığını hissetmek bana bu hayatta zevk veren nadir şeylerden biriydi safak yeni yeni atmaya başlamış etraf karanlıktan kurtuluyordu kafam yere bakarak ağır tempo ile koşarken az ışıklı olan yola vuran gölge ile irkildim bu gölgenin ne anlama geldiğini biliyordum koşunun etkisiyle hızlı atan kalbim yetmezmiş gibi vücuduma zerk eden adrenalin ile kalbimin göğüs kafesimi parçalamak istercesine anlamsız şekilde kaburgamı yumruklaması tabiki her koşumda olağan olan şeylerden biriydi anldıbını bildiğim gölgeye bakmak için boyun kaslarımın istemsiz hareketine göz yumduğum anda siyah koşu taytı pembe askılı badisiyle gecenin karanlığını mükemmel fiziğiyle yırtan karşı komşum elif karşıdan benim kollarıma kapanmak istercesine koşuyordu ellerimi açmak istediğim anda tabi ki beynim kontrolü kalbimden alarak büyük korkularımla beni korkuttu ve kafamı tekrar yola gömmek istedim elifin bana verdiği kafa seldıbına bile cevap veremiyordum beynimdeki insan ilişkileri hakkındaki korkularım hiçbir zaman geçmeyekmiş gibi hissettim ve aslında bu gayet haklı bir histi yıllardır sadece zenginlerin daha da zengin olması için işine giden ve bu da yetmezmiş gibi aldığım maaşın yarısını vergilere yani dolaylı yoldan yine sistemin zenginlerine yatıran küçüklüğü sadece acı , korku, dışlanma ve kimsesizlik olan biri için gayet haklı bir histi bunları düşünürken arkama dönüp bu güzelliği tekrar görmeliydim daha sonra saatimin 6.30 olduğunu farkettim 1 saattir 16km/sa ile koştuğumu kolumdaki saatten anladım ne zaman bu kadar kondüsyonlu hale gelebilmiştim kim bilir hayatımın kötü olduğu değersiz bir kişilik olduğumu sadece sabahları yaptığım bu koşular unutturuyordu o halde çok uzun zamandır bu koşuları yapıyor olmalıydım öyle ya da böyle koşular hayatımın vazgeçilmez bir puzzle parçasıydı yalnız o an anladım ki hayatımda bundan başka bir parça yoktu bu sorular eşliğinde çoktan duşumu alıp giyinip garaja indiğimi farkettim vay canına hayatı kopuk kopuk yaşıyorum dedim kendime yandaki komşunun bana hayırdır kimle konuşuyorsun der gibi baktığını gördüm ve hiçbir şey demeden arabama bindim hayatta en sevdiğim ikinci şeydi arabam 1994 model suziki maruti harika bir araç sayılmazdı ama ben gibilerin kullandığı arabalardandı yalnız tek kişinin bindiği ufak az yakan araba…