-
1.
0Burası bir yolcu hanıydı ancak ışıklar kapalıydı ve kapı kilitliydi. Neler olduğunu anlamak için silahımı çıkardım, bıçağımı da yanıma aldım ve kapıyı kırarak içeri girdim. içeri girdiğim an kafama aldığım darbeyle bayılmıştım.
Uyandığımda 20 yaşlarında bir kız ve 40 yaşlarında bir kadın başımda bekliyordu ve bağlanmış haldeydim. Yaşlı kadın geldi ve "Üzerinde her şeyi denedik; okunmuş su, gümüş bıçak, ve birçoğu. Böyle bir yere hırsızlık yapmaya gelmiş kadar aptal bir çocuksan buralarda yabancısın demektir. Konuşsan iyi olur ya da silahımın tadına bakabilirsin." diyordu. Paniğe kapıldım ve biraz da korktum açıkçası, her şeyi anlattım. Babamın telefonuna gelen mesajı söyledim. Beni çözdüler ancak hala güvenlerini sağlayamamıştım. "Baban buraya seni mi yolladı yani?" dediğinde kafamı yere eğdim ve o da anladı. "Babana bir şey mi oldu?" diyordu. "Azılı bir ifritle olan savaşımızda onu kaybettim, konuyu kapatalım." desem de şok olmuş gibiydiler. Sanki babam ölümsüzdü ve bu durum imkansızdı. Bakışları bana bunu anlatıyordu. Küçük kızın adı Petek, annesinin ismi de Selma abla. Burası genelde hazine avcılarının ve cinlerle savaşanların takıldığı bir yol hanıydı ve Selma ablanın eşi Faruk, 96 yılında babamla çıktıkları bir cin avında öldürülmüştü ve babamsa sağ kurtulmuştu. O günden sonra babam bu hana bir daha uğramamıştı çünkü Faruk'un ölümünün babamın suçu olduğu düşünülüyordu.
başlık yok! burası bom boş!