1. 1.
    +1
    çok zor bir konu tabi bu şimdi. ölüm, belirsizliğinden dolayı zor. ama şahsen ben bu konuda Heideggerian bir yaklaşımı (kendisini çok bildiğimi iddia edemesem de ) yakın buluyorum kendime. Ölüm, yaşamla birlikte oldukça etkin, önemli bir şey. Yani şöyle, aslında insan, doğuyor-yaşıyor ve ölüyor. Diyeceksin ki e ne var şimdi bunda evet öyle. Ama bu, Heidegger'in felsefesini özetleyen bir şey esasında. insan doğar: burda söylediği şey aslında insanın bir "fırlatılmışlık" içinde olduğudur. insan belli bir dünyanın içine doğar. Dolayısıyla aslında sıfırdan başlamaz hayata. Belli anlamların içine doğar ve Heidegger burada "başkalarıyla-birlikte-yaşamaklık" diye bir kavram kullanır. Yani tek başımıza değil, diğer insanlarla birlikte yaşıyoruz. Yani sıfırdan değiliz. Bir şeylerin, halihazırda var olan bir şeylerin içine doğuyoruz. Daha sonra, el-altında-olan şeylerin (yani varolanların), bize yakın varolanların işimize yaradığı şekliyle maharetlerine başvuruyoruz. Onları kullanıyoruz. Yani süreli bir "var-OLUŞ" hali içinde deviniyoruz. Burada verdiğimiz kararlar çok önemli elbette. yani. belli bir yaşamın içine fırlatılmış durumdayız, elimizin altındakilerle kararlar verip kendi varlığımızı bir şekilde oluşturuyoruz (ki burada Heidegger için en önemli kavramlardan biri olan DASEiN -yani orada olmaklık gibi bir şey bu- kavramı devreye giriyor). Dasein'ımızı, orada olmaklığımızı eyleyerek, seçerek, yaparak ederek vs. sürekli bir varoluş ve değişim halinde oluşturuyoruz. işte insan böyle bir şey yani.

    Peki ölüm ne? Ölüm son. tüm bu varoluş halinin, yaşama biçiminin sonu. ölümle birlikte aslında bu varoluşu anlamlı kılabiliyoruz. Günlük yaşamda sürekli varolanların içinde olduğumuz için Varlığı düşünmüyoruz. ama diyor ki Heidegger, bazen nedensiz gibi gözüken bir sıkıntıya düşeriz (havf der buna). işte bu sıkıntı durumu, bizi olup bitenlerden, yani varolanlardan uzaklaştırır ve Varlığı düşündürtür. Varlık nedir? böylece Dasein'ının farkına varırsın işte. Orada olmaklığının yani. Ve bunu sağlayan şey de bir anlamda ölümdür. Son olmasa, süreklilik devam eder. Ama o son gelene kadar yine de devam eder.

    Ölüm, tek başına bir şey ifade etmiyor gibi olsa da, "gelmekte olan son" olarak Dasein'ımızın bir parçasıdır gibi yani.

    Bilemedim. Böyle düşünmek hoşuma gidiyor sanki.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster