+2
Kısa süre sonra alevler söndü ve kömürleşmiş zombilerden tüten leş kokusu etrafımızdaki havaya iyice hakim olmuştu. Tüfeğini omzuna atarak kömürleşmiş zombileri eze eze yolu geçti ve yanımıza vardı. Yüzünde alaycı bir ifade vardı. Sigarasını sola doğru bakacak şekilde, izmaritini ısırmıştı. Küçük, dikdörtgen şeklindeki gözlüğünün ardından, önce beni, sonra Almila’yı süzdü. Sonra boş eliyle sigarasını tutup iki parmağıyla gerisindeki kalıntıya fırlattı.
“Hmm… Sanırım az daha ölüyordunuz,” dedi, kıkırdayarak. “Tuzağımı uygulamaya başlarken sizin marketten çıktığınızı ve mücadele ederek kaçmaya çalıştığınızı görünce biraz seyredeyim dedim… insan bu zamanda pek bu tür şeylere şahit olamıyor ne de olsa.” Kıkırdaması kahkahaya dönüşmüştü.
“Ah!.. Neyse ki; ölmediniz…”
“Bizi kurtardığınız için teşekkür ederiz,” dedi, Almila, yorgunluktan bitmiş kollarını ovuşturuyordu.
“Evet,” dedim, “Teşekkür ederiz…”
“Buna gerek yok,” dedi. Gülmesi durmuş biraz ciddi bir ifadeye bürünmüştü. “Neyse ki; tek mermi harcadım. Aksi halde parasını ödemek zorunda kalırdınız.” Tekrar gülmeye başladı. “Neyse ki; bu devirde para bir işe yaramıyor…” Yüzümüzdeki ifadesizliği görünce, “Neyse… Sanırım güzel bir espri değildi,” dedi.