+6
çokta fazla ragıpın yanında oyalanmadan hilminin mekana gittim. adam resmen kafamı kurcalıyordu. amk bir yandan hayal falan kurmaya başladım. sabah çalışarak kazandığı parayla kuruyemiş hayali kuran halidaki gitti, yerine banka soyarak kazandığı parayla kuruyemişçi açan halidaki geldi. hayalim bile küçüktü amk. koskoca banka soyup kuruyemişçi açıyordum. ruhum fakir.
hilminin yanına vardım. baktım hilmi çalışanlara emirler yağdırıyor. elimdeki fıstık çuvalını yere koyup hilminin elini sıktım. ardından oturduk bir şeyler içtik.(kola meysuyu vs... ) sonra konuya girdim direk.
-ya hilmi dün bana bahsettiğin şu soygun planını biraz anlatsana.
-olur halidaki gel benimle.
biz bunla oturduğumuz yerden kalktık. bunun arabasına atlayıp bunun evine gittik. evi parası ve mekanı olan bir insana göre pek mütevaziydi. çok fazla eşyayla donatılmamış, gösterişten uzak fakat yer yer marjinal objelerle kendini gösteriyor.
-ya hilmi daha tanışalı ne kadar oldu bana nasıl güvendin de anlatıyorsun, sende kafa yok amk.
-ben adamı gözünden tanırım halidaki. işten kovulunca fıstık satan adamdan mı korkcam amk.
haklıydı amk. banka soyup kuruyemişçi açacak kadar küçük düşünen adamın nesinden korkacak. bu içeri gitti, geri döndüğünde elinde bir sürü krokiler, güvenlik hesaplamalarının olduğu kağıtlar, matematik ve zaman hesaplamaları. prison break gibi analiz yapmış huur çocuğu. ben tabi nutkum tutulmuş anlattıklarını dinliyorum. daha doğrusu dinlemeye çalışıyorum. o an anladım ki bu amın oğlu çok zeki. planı tutmasa bile bunlarla uğraşacak kadar zeki...