0
Sinirlendim ya aq, beni sinir etti hani, dedim ki soğuk davranıyim ben de. Derste normal bir şey sorunca iplememeler, molada konuşurken tam muhabbetin ortasında normalde görüp de giblemeyeceğim adamların yanına gidip o içeri gidene kadar gibko muhabbetler çevirmeler, bir şey istediğinde yüzüne bile bakmadan vermeler falan, mal gibi hareketler yani. Baktım bu böyle olmayacak, bir gün bin çocukla iki muhabbet ettim, dedim akşam takılıcaz sen de gel, atladı bu mal hemen, geldi. Ben de bir kaç arkadaşımla oturuyordum, bu geldi, abaza topluluğu olarak oturduğumuzu gördü, buralardaydım da bi uğruyim dedim falan dedi. Çocuk konuştukça sinirlerim geriliyor, iki dakika otur ya bir kaç şey sorucam dersle ilgili dedim, oturdu. Aradan 10-15 dakika falan geçti, ben arkadaşları da ayarlamıştım bizi yalnız bıraktılar masada, döndüm muhabbetin ortasında sordum benim kızla ne iş diye. Ama bu şekilde sormadım, sanki umurumda değilmiş, ders arasında konuşurken görmüş de merak etmiş gibi sordum. Bu pekekentte zaten oturduğundan beri ettiği güzel sohbetin rahatlığı var, hafif de alkol, bir anda ağzından ya bizim arkadaşla iddaaya girdik önce hangimiz bu kızı zütürür diye, ben de hamle yapayım dedim, elim boş döndüm. dedi. Yalan yok, hayatımda daha önce iki defa kavga etmiştim, birinde sağlam dayak yemiştim birinde ise lise birdeydim, çok büyük bir kavga olmamıştı. Ama o gün, hayatımda ilk defa gözüm döndü beyler. Ben de allah ne verdiyse girdim. O da bana girdi. gecenin sonunda ikimizde de çok bir şey yoktu ama sinirim biraz daha yatışmıştı. Mekan tanıdık, sıkıntı çıkmadı o yüzden onu taksiyle evine yolladılar, en son bana tehditler savuruyordu sarhoş ağzıyla.
Arkadaşlar uyardı sen bu şekilde derslere gidersen bir daha olay çıkarırsın diye, en sonunda ikna edip dersi bıraktırttılar. Kızla hala görüşüyordum az çok ama derslere gitmiyordum.
Sonra bahar şenliğinde partide gördüm kızı. Yanına gittim, hafiften kafası güzeldi, ben de yavaştan iyi olmaya başlamıştım. Bir süre sonra kalabalıktan sıyrılıp mühendislik binasının oraya gittik, muhabbet etmeye başladık. Artık bıkmıştım ona söyleyemeden bir şeyler hissetmekten, ağzımdan bir anda çıktı cümleler. Bana cevabı, Bir ara ben de senden çok hoşlandım. Çevremdekilerin hepsi ya parasıyla hava atmaya çalışan ya da benimle sadece yatmak için konuşan kişiler ama sen neden bana güven vermiştin dedi. Çoğu insan bu cümleden sonra bir ama geleceğini bilir, ben de biliyordum ve gelmişti de ama bir ara bana o kadar soğuk davrandın ki dedim heralde umurunda bile değilim, ben yanlış anlamışım ben daha cümleleri kafamda oturtamadan telefonu çaldı. Sevgilisi varmış. Konuştular, benim gitmem lazım sevgilim beni eve bırakıcak dedi ve gitti. O gitti ben yaklaşık yarım saat oturduğum yerden kalkamadım. Salak bir sinir uğruna, kıskançlık uğruna ihtimali olan bir şeyi yok etmiştim. Sonra arkadaşlarmı buldum, çok iyi hissetmiyorum hadi kaçalım yavaştan dedim, arkadaşlarımdan biri alkol almamıştı o kullanıyordu arabayı. Ankarada oturup Hacettepe-Bilkent taraflarında okuyanlar incek yolunu bilirler, oradan dönüyorduk eve. Hafiften uyukluyorum arabada, gözümü ışıklar almaya başladı bi an. Kırmızılı mavili. Yolu neredeyse kapatmışlardı biz de mecburen durdurduk arabayı, ne oldu diye bakmaya indik. Arabanın teki hızını alamamış, şarampol gibi bir yere uçmuştu. Bu olaydan sonra o yolun kenarlarına bariyer kondu ama olan olmuştu. Biz de yardım edelim diye gittiğimizde o zamana kadar gördüğüm en acı görüntüyle karşılaştım beyler. Acı dediğin biberden dolayı olur, mideni yakar. Ben hayatımda ilk defa sadece bir yere bakarak acıyı hissettim beyler. Ölümden dolayı oldu, bütün vücudumu yaktı. Keşke dedim sevgilisinin alkollü olduğunu bilseydim de engel olsaydım. Taksiyle gidin arabayı burada bırakın deseydim. Yağmur yağdı bugün arka yolu kullanmayın deseydim.
Benim deli gibi sevdiğim, platonik gezdiğim, herkesten kıskandığım kız, gamzelerini izlediğim, gülüşünden keyif aldığım kız, size anlatırken bile benim kız diye bahsettiğim kız, bir kaç metre ilerimde yatıyordu. Topuz yapmıştı yine saçlarını, yağmurdan ıslanmıştı. Tek bir saç teli düşmüştü yanağına. Ne cenazesine gidebildim ne mezarına. Gitsem ne olacaktı ki zaten?
Şimdi sorsanız kaybettim diyemem, insan hiç kazanmadığı birini kaybedebilir mi?
Aylar oldu, hala aynı reçeteyi yazıp aynı ilacı veriyorlar. Hala iki çift laf etmem için gözümün içine bakıyorlar. Geçmişte ettiği laflar, yaptığı hareketler yüzünden birini kaybetmiş bir insan, nasıl konuşsun daha, ne faydası var la bir söyleyin allah aşkına?
Uzun zamandır bu kadar uzun bir şey yazmamıştım, kimseyle beş dakikadan fazla da konuşmamıştım. Yazarken hata yapmış olabilirim, ama içimden gelenleri artık birine anlatmam gerekiyordu.
Dinlediğiniz için teşekkür ederim beyler, vaktinizi çaldığım için kusura bakmayın.
Tümünü Göster