*
-öyleymiş efendim, hadi zıpla bakalım. dedi
tekmili alıp fırladım yattığım yerden.
önce elimi yüzümü yıkadım.
sonra kendime gelip içerdeki selim'in eski odaya geçtim.
dolabı açıp selim'in zütürmediği kıyafetlere baktım.
açık mavi bi gömlek giydim üzerime.
biraz dar olmuştu ama idare ederdi.
salona geçtim tekrar.
aynaya bakınca gömleğin üzerime yapıştığını gördüm.
değiştirmek için tekrar içeri geçiyordum ki
-nereye. dedi eylül
-olmadı bu. dedim
-bence çok güzel oldu. dedi
"neresi güzel oldu amk, yapıştı üzerime, muallak gibin puşt gibin bi şey oldum" dedim içimden.
-dar değil mi. dedim
-saçmalama ne darı, 40 yaşından sonra giyersin bol bol gömlekleri. dedi
-iyi peki bakalım. diyerekten hiç rahat etmesem de çıktık dışarı.
-nereye. dedim
-önce aysel'e sonra da ablana. dedi
-ablamlarda mı yapıcaz kahvaltıyı. dedim
-saçmalama, dışarda yapıcaz. dedi
ben kara kara düşünmeye başlamıştım amk.
en az 4, enişte de evdeyse 5 kişi dışarda kahvaltıya gidiyorduk.
adam başı nerden baksan 15 liradan, 60-70 lira para yapardı.
cebimde beş kuruş para yoktu.
"yannanı yedin sefil ömer" dedim içimden.
düşünceli olduğumu anlayan eylül
-ne oldu. diye sordu
-yok bi şey. diyerek geçiştirdim.
-peki bakalım. dedi ve arabaya doğru yürümeye başladık.
arabay bindik.
aysel'in evine doğru sürdüm arabayı.
eylül koşarak indi arabadan.
aysel'in evinin kapısını çaldı.
çok geçmeden açıldı kapı.
kısa süre konuştular kapıda.
eylül geri döndü arabaya.
-üzerini değişip geliyor. dedi
çocuklar gibi şendi eylül.
arabadan gelmesini bekliyorduk aysel'in.
o gelene kadar hiç konuşmadık.
öyle bekledik boş boş.
aysel geldi.
-günaydın. diyerek arabaya bindi.
-günaydın. dedim tebessüm ederek.
aysel'in hala beni sevdiğini biliyor eylül'le beni yan yana görmekten nasıl rahatsız olduğunu anlamıyordum.
ya da belki de oluyordu ama çok iyi gizliyordu, bilmiyorum.
sonra ablamın evine geldik.
-siz bekleyin. diyerek ben indim arabadan.
kapıyı çaldım.
eniştem açtı kapıyı.
"5 olduk amk" diyerek içten içe üzüldüm eniştemi sevsem de.