0
.-heyy bu ne hal ne oldu size +ebau ebau baeb ,konuşamıyorduk amk –hadi içeri gelin içerdi anlatırsınız deyip bizi hayatımızın önemli durağı olacağı eve davet etmişti .eve girerken girişteki silah koleksiyonu dikkat çekiciydi ,yavaşça salono doğru geçmiştik.-karnınız açtır umarım bende kendime yemek hazırlamıştım deyip bizi sanki yıllardır o evin insanıymış gibi yabancılık çekmeden salonda bırakıp yemek getirmeye gitmişti. bize yemeği getirdikten sonra olayları anlatmıştık aramızdaki kısa bir sessizlikten sonra, kalın ve titrek sesiyle –isterseniz burda kalabilirsiniz eğer o haydutlar birdaha gelirse canlarını okurum ehehe , diyerek ortamdaki gerginliği atmaya çalışmıştı yalnız ve sevecen bir insandı –aslına bakarsanız burda kalabilirsiniz ama bir şartım var , benim geniş bir arazim var ve hepsi değil ekebildiğimiz yere kadar ekersek burdan hafta 1 geçen tüccarlara muhtaç olmaz hemde bu evde kalmak için bir sebebiniz olur diyerek hafif gülümsemesi ile bizim içimizi ısıtmıştı bile. Biz bunları konuşurken içeri giren saçı açık kahvrengi, gözleri yemyeşil bir melek geldi. meğer bizim ihtiyarın bir kızı varmış. bize bakıp bunlar kim dercesine bi bakış attıktan sonra babasına, olayı birkez daha anlatıp onun gözleri yaşlı halini yarımyamalak izleme fırsatıda bulmuş oldum.3 hafta böyle Adelyna ve fulvus dedeye alışmak, bahçe işleri ile uğraşmakla geçtikten sonra bir aile gibi olmuştuk ben ise adelyna nın güzelliğine kendimi yavaş yavaş bırakırken mirindanın tırnak izleriyle irkilip işleri yoluna koyma işine devam ediyorum. aslında önceki hayatımı çokça özlemiştim,bir annem vardı ve sorumluluğum pek yoktu şimdi neredeyse 1 ev geçindiriyor günde çalışabilidğim kadar çalışıyordum ,benim özgür olmam lazımdı ve bu hayat sıkmaya başlamıştı artık bahçeyi düzene sokmuştum ,daha ne kadar dayanabilirdim bu sakin ve aşk ikilemine bilmiyorum. Bu sırada mirinda ile iyice yakınlaşmıştık ,birbirimize zaman ayırabildiğimiz vakitlerde onu zeytin ağaçlarının oraya zütürüyor orada ona bizim ustanın anlattığı gibtiri taktan felsefik şeyleri anlatıyordum hoşunada gidiyordu. garipti. çoğu şeyi kafamdan sallayarak anlatmamdan olsa gerek biraz fantastikleşmişti.bu sırada adelyna bana olması gerekenden farklı davranmaya başlamasıda dikkatimi çekmeye başlamıştı ben mirinda ile ne zaman zeytinlikten gelsem afra tafra yapıyordu. bigün yine zeytinliğe gittiğimizde mirinda ile olduğundan daha fazla yakınlaşmıştık ,onun dolgun memelerini avuçlarımın arasına aldığımda bunun aşk olmadığını anlamıştım ,birbirimizle bu kadar uzun zaman kalmış olmamıza rağmen böyle bişey ilk defa olması benide tedirgin etmişti.o sıra mirindanın nefes alışları dudağıma vuruyor nefes nefes kalmış ve terlemiş halde bana hadi işareti yapıyordu. yavaşca kendimi olayın akışına bıraktıktan sonra o zeytinlikte inanılmaz bir gece geçirmiştim ama işin tuhaf tarafı tüm bunlar olurken ben adelyni hayal etmiştim.eve giderken bizi kapıda bekleyen adelyn ,mirindanın dağılmıi saçı başı hafif yıpranmış üstü ve belliki boynundaki kızarıkları fark etmiş olacakki koşarak içeri girdi ağlıyor olmalıydı. mirindanın annesini çoktan uyumuştu zaten gün boyu ev işleri ve hayvanlarla uğraşması onu yoruyordu üstelik yaşadığı olaylar onu yaşlandırmıştı. tüm bunların dışında o gün ertesi gününü bilemeyeceğim o karanlık gün için uykuya dalmıştım. sabah çığlıklarla gözlermi açmıştım…
Tümünü Göster