-
1.
+1100 senedir aynı uydurma değil bunlar, tarihi belgelere dayandırılarak çıkarılan sonuçlar.Tümünü Göster
Atatürk, 1923-1938 arasında Dinde Öze Dönüş Projesi kapsamında çok önemli çalışmalar yapmış, bir anlamda 13. yüzyılda ardına kadar kapanan “içtihat kapısını” biraz olsun aralamayı başarmıştır. Her şeyden önce islam dininin “akla, mantığa uygun bir din” olduğu gerçeğini hatırlatmıştır. Din ile hurafeyi birinden ayırmak için mücadele etmiştir.
Haçlı Hıristiyan emperyalizmine karşı islamın “cihat” ilkesini hayata geçirerek verdiği Kurtuluş Savaşı sonunda hem Müslüman Türk insanının namusunu, canını, malını, vatanını kurtarmış, hem de camilerinde ezanların susmasını engellemiştir.
Din işlerini yürütmek ve din istismarcılarının dini kullanarak halk üzerinde baskı kurmalarını engellemek için Diyanet işleri Başkanlığı’nı kurmuştur.
islam dinini “Türk’ün milli dini” olarak görmüş, Hz. muhafazid’i sahiplenmiş ve bu konuları da içeren Dinde Öze Dönüş Projesi’ni geliştirmiştir. Türk tarihinde islam dini konusunda entelektüel düzeyde ciddi ciddi bizzat çalışan tek devlet adamı Atatürk’tür.
islam dininin ana kaynağı Kuran-ı Kerim’i bu konunun uzmanlarına Türkçeye tercüme ve tefsir ettirmiştir. Elmalılı Hamdi Yazır tefsir ve tercümesi. Binlerce bastırılarak ücretsiz dağıtılmıştır.
En güvenilir hadis kaynaklarından biri olan Buhari Hadislerini Türkçeye tercüme ettirmiştir. Kamil Miras tercümesi. Binlerce bastırılıp ücretsiz dağıtılmıştır.
Müslüman Türk halkının anlayarak, hissederek Tanrı’ya daha kalbi bir şekilde ve aracılara ihtiyaç duymadan yönelebilmesi içincamilerde Türkçe Kuran, Türkçe hutbe ve Türkçe ezan okutmuştur. Bu iş için 1932 yılında istanbul'un 9 hafızını özel olarak hazırlamıştır. Onlaraca camilerde önce Kuran'ın Arapçasını sonra Türkçesini nasıl okuyacaklarını bizzat göstermiştir. Eline Kuran'ı alıp tane tane Kuran'ın nasıl okunması gerektiğini göstermiştir hafızlara.
islam dininin akla ve bilime aykırı hiçbir şey içermediği gerçeğinden hareket ederek yeni Türk devletinin temeline “aklı” ve “bilimi” yerleştirmiştir. Din-bilim çelişkisi içinde savrulup gitmemiş, saf/öz islam dininin akla ve bilime engel olmadığını düşünerek Müslüman Türkiye’nin aynı zamanda çağdaş bir Türkiye olabileceği formülünden hareket etmiştir. Atatürk, "Türk milleti daha dindar olmalıdır, yalnız bütün sadeliği ile dindar olmalıdır. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum. Şuura muhalif terakkiye aykırı hiçbirşey içermiyor", "islam dini akla ve mantığa tamamen uygun bir dindir." gibi açıklamalarıyla din, bilim arasındaki ilişkiye dikkat çekmiştir.
islam dininin gereği zannedilen, ancak aslında islam diniyle hiçbir ilgisi olmayan ya da zaman içinde ilgisini kaybetmiş olansaltanat, halifelik, medreseler, tekke ve zaviyeler, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, fes gibi kurum, kavram ve objeleri kaldırmıştır.
Cumhuriyeti ilan ederek yüzyıllar önce Emevi halifesi Muaviye’nin saltanata dönüştürdüğü devlet başkanlığını yüzyıllar sonra yeniden aslına, özüne, meşveret/danışma/halkın seçimi biçimine dönüştürmüştür.
Laiklik ilkesiyle bir taraftan din ve devlet işlerini birbirinden ayırırken diğer taraftan din istismarını önlemiş ve din özgürlüğünügaranti altına almıştır.
Yüzyıllar boyunca sözüm ona “dini nedenlerle” erkeklere göre birçok konuda geri bırakılmış, sınırlandırılmış, baskılanmış, hatta insanlık onuru ayaklar altına alınmış kadına, “analık vasfına” yakışır bir şekilde kadınlık ve insanlık onurunu yeniden kazandırmıştır. Atatürk’ün, Müslüman Türk kadınına verdiği medeni, sosyal, kültürel ve siyasal haklar her bakımdan islam dininin ruhuna uygundur.
Kazandığı Kurtuluş Savaşı ile emperyalizmin ayakları altında ezilen bütün bir islam dünyasına “bağımsızlık” modeli oluşturmuş, Cumhuriyet döneminde ise islam dünyasıyla çok iyi ilişkiler kurup, italya, Almanya ve Rusya gibi ülkelerin yayılmacı emellerine karşı Türkiye, Afganistan, iran ve Irak arasında Sadabat Paktı’nı kurmuştur.
başlık yok! burası bom boş!